B.47

211 19 19
                                    


-Ne yapıyorsun ? dedim klik sesi geliyordu. Bir kaç tane daha duyunca gözlerimi açtım. 

-Günaydın bebeğim 

-Beni mi çekiyorsun sen ? dedim karşımdaki koltuğa oturmuş elinde telefon vardı. 

-Hayır kendimi çekiyorum

-Vay be dediğimde gülümsedi ve yerinden kalkıp yanıma oturdu. Kamerayı bana tuttu. 

-Beraber çekilelim dedi ve yanıma uzandı. Yüzümü kapattım. 

-Hayır çok çirkinim şuan dedim elimi tutu yüzümden indirdi. 

-Çok güzelsin dediğinde ister istemez sırıttım. Kalbim. Bu zararlı. Bir kaç fotoğrafımızı çekip başka bir telefon çıkardı. 

-Bir kaç tane de benden çekelim dediğinde kaşlarım çatıldı. Zaten ondan çekilmiyor muyduk ? 

-Bu kimin telefonu ki ? 

-Senin dediğinde yanından kalktım. Ne ? Hayır benim telefonum Jackson'ın adamları almıştı ve kırmıştı. 

-Jiyong

-Sabah Rose kendine telefon almaya giderken ben de  onunla gittim. Sana telefon aldım dedi son model telefonu bana uzattı. Tanrım. Onun telefonuyla aynıydı. Renklerine kadar. 

-A-ama ben bunu kabul edemem

-Bebeğim telefonun bizim yüzümüzden kırıldı. ayrıca ikimiz arasında bunun lafı bile olmamalı

-Jiyong benim telefonumun parası bu telefonun kılıfı ile aynı para. Kabul edemem. 

-Ama aldık. Geri de veremem. kullanmayacaksan at dedi sinirle ve yataktan kalktı. 

-Fotoğraflarımızı da bana at öyle atarsın dedi ve kapıya ilerledi. Trip mi atıyordu ? 

-Jiyong 

-Sana sadece telefon aldım. Neden kabul etmiyorsun ? 

-Bu pahalı

-Benim için değil. Senin için değil. Senin için ufak bir hediye sadece. 

-Tamam kahretsin. Sadece trip atma

-Trip atmıyorum dediğinde bile suratı asıktı. Yanına gidip sarıldım.

 -Teşekkür ederim aşkım. Her şey için dediğimde alnıma bir öpücük bıraktı. 

-Hadi aşağı inelim. Seunghyun bilardo oynamak istiyor. Bu sefer beni yeneceğini düşünüyor

-Yine mi ? dediğimde kıkırdadı. İkisi de acayip iyi oynuyordu ama Jiyong her seferinde yeniyordu. Seunghyun ise asla pes etmiyordu. 


-Yani Kook'u sevmiyorsun ? dedim sakince. Önce bana baktı ve yatağından kalktı. 

-Seviyor dedi Jennie. Ona döndüm. 

-Sevmiyorum tamam mı ? Biz arkadaş bile değiliz

-Jungkook'da onu seviyor dedi Jennie. Kafa salladım. Bu zaten belli bir şeydi. Lisa ojelerini çıkarmak için aseton alıp tekrar yanıma oturdu. 

-Evet ikisi de birbirini seviyor dedi Rose. Kıkırdadım. Lisa ise göz devirdi. 

-Hem sevsem ne olacak ? Kook korkağın teki

-Bana pek korkakmış gibi gelmedi. Yani Jiyong'un karşısında bile itiraf ettiyse dediğimde bir kaç saniye durdu ve ojelerini çıkarmaya devam etti. İçeri Bom girdi. 

-Hadi ama görmedin mi ? Ona yaralı gittiğimde bile Suga Tae ve Hoseok oppa işe girdi. O ise o barda kalmayı tercih etti. Bardan en fazla arka tarafa çıkıyor. 

-Kook korkak değil dedi Bom ve karşıdaki yatağa oturdu. Hepimiz ona döndük. Bu garipti.

-Nasıl ? dedi Jisoo bizden önce. Bom önce Lisa'ya baktı sonra Ji Soo'ya. 

-Kook korkak değil. Suga hiç bir şeye onu karıştırmıyor çünkü Kook biraz.... hırslı dediğinde Lisa 'da tamamen Bom'a döndü. CL Bom'u onayladığında daha da meraklanmıştım. 

-Unnie o çocuk da hırs falan yok. Pısırık işte dedi Lisa ama merak ettiği her yönden belliydi. Belli ki gerçekten ondan hoşlanıyor. 

-Suga en küçükleri Kook giye onu işin içine bulaştırmıyor diye düşünürdüm hep dedi CL sonra derin bir nefes verdi. 

-Ama hiç de öyle değilmiş. Kook kendini kaybediyor. Konu sevdiği biriyse. Bir keresinden Jimin'i fena dövmüşlerdi. 10 kişi. Hali içler acısıydı. Suga Jimin'i görünce onunla ilgilenmeye başlamıştı. Kook ise çıktı ve gitti. Bunu fark ettiğimizde çok geçti. Herkes onu aramaya başladı. Jiyong ve ben onu bulduğumuzda Jimin'in dayak yediği çıkmaz sokaktaydı. Tek başınaydı. Daha doğrusu yaşayan biri olarak tek başınaydı. O heriflerin hepsini öldürmüş. Tek başına. O kadar korkutucuydu ki. Jiyong onu kaldırmak için yanına giderken ona engel olmaya çalıştım. Çünkü Kook hipnoz olmuş gibiydi. Jiyong beni itti ve onu kaldırdı. Kook ona yumruk attığında Jiyong hiç tepki vermedi ki emin olun Jiyong onu orada öldürebilirdi ama sadece onu sıkıca tuttu ve  gidelim dedi. 

-A-ama unnie o bardan bir kere tek çıktığını gördüm dedi Lisa. Oda geçen gece geldiğindeydi. 

-Bu kendi tercihi. Suga olanları duyunca çıldırdı. Sonuçta ona zarar gelebilirdi yada daha kötüsü masum birini öldürebilirdi çünkü dediğim gibi sadece sevdiği birine zarar vermen yeterdi. Canını yakarsan canını alır. Jiyong gibi ama tabi Jiyong kendini kaybetmiyor. Bunu bilinçli yapıyor ama Kook. Gözü görmüyor

-Evet bu yüzden bardan çıkmıyor. Birine zarar vermemek için. Suga'da onu bir yere götürmüyor çünkü Kook'u koruduğu kadar diğerlerini de koruyor dedi Bom. Gülümsedim. Bu bu ok eşsiz bir şeydi. Junkook'un yaptığı da, Suga'nın yaptığı da. 

-Demek o yüzden Lisa ve Jennie o gece bardan çıkar çıkmaz Jin ve Namjoon Hyung onu kilitle dedi Ji So. Lisa şaşkınlıkla ona döndü. 

-Onu kilitlediler mi ? 

-Evet gideceğim diye bağırsa da açmadılar kapıyı. Bunları bilmediğim için garip gelmişti. 

-Yani aslında Kook ? 

-Korkak değil dedim. Şimdi her şey yerli yerindeydi. Lisa ojelerini çıkarmaya başladı. Bir sessizlik oldu. Kimse ağzını açmadı. 

-Yine de ne bekliyor ki ? Ben YG'deyim unnie. Onunla çıkamam. Onunla mutlu falan olamam. O o bardan çıkamıyor, ben.. benim bir yerden dönüp dönmeyeceğim bile belli değil diye söylendi. Elini tuttum çünkü asetonlu pamuğu öyle bastırıyordu ki. 

-Sakin ol. Sonuç olarak aşk bu. Ne fark eder ? Üstesinden gelir. Bak hem senin için o bardan çıkmadı mı ? Hem yürüyerek saatlerce yol geldi, seni 2 saat bekledi dediğimde bana baktı. Yutkunup kafasını salladı

-Evet ama

-Aması yok. Olmamalı. Sevmek böyle bir şey. Destek olmak demek. Kabullenmek , çok düşünmemek demek dediğimde gülümseyip kafa salladı. 

-Yani ben sıkıldım diye buraya gelmiştim oysa ki burası daha sıkıcı

-Ben bir Jiyong'a bakıyım. Beni aramıştı

-Jiyong gitti Ji Eun dediğinde kaşlarımı çatıp Bom'a baktım. 

-Nereye ? 

-Bay Lee'nin kızı ile buluşmaya. 




ÇETEWhere stories live. Discover now