B.88

158 15 18
                                    

Haru yanıma oturdu. Hyorin'i bir saat ikna ettikten sonra biraz uyumuştu. Bu sırada arabayı ben sürüyordum. Umarım polise denk gelmezdik.

-Jeju'ya ne dersin ?

-Seunghyun orayi sever.

-Güzel çünkü harika bir otel buldum. 7 yıldızlı hem de

-Tamam balayı suitini ayarla

-Tamam tamam bekle... Kaç gün?

-1 hafta... 2 olsun

-2 hafta tamam kart bilgisi diyor

-Cüzdanımdan al kartımı dediğimde beni dinledi ve bilgileri girdi.

-Yani bu iş hazır dedi ve telefonunu bıraktı. Gülümsedim.

-Ee Seungri sana o kadar gözlük almış

-Evet hepsi de çok güzel

-Tarz sahibi çocuk dediğimde kıkırdadı. Arkaya yaslandı.

-Yani unnie gerçekten tatlı ama bir erkekte tatlıliktan daha önemlileri var bu hayatta. Onu tanımıyorum. Yaşadıklarımdan sonra erkeklere güvenmek benim için çok zor. Abimle bile bir gariptik anladın mı ? Erkekler gerçekten güvenilmez oluyor ve yapacaklarının bir sınırı yok dediğinde kafa salladım. Haklıydı.

-Woo Tak bana çok... kötü davrandı. Yani 18 yaşındaydım. Abimle bir hayatımız vardı  Beni yakip ettiğinden bile habersizdim. Abim zaten tıp okuduğu için sürekli okuldaydı  Dersi olmasa bile çalışması gerekiyordu. Onu da yapmazsa işteydi. Evinde olsa bile farklı şehirlerdeydik.

-Aileniz ? Dediğimde sustu. Sanırım yanlış noktaya değinmiştim. Kendimi kötü hissettim.

-Babam bir iş kazasında öldüğünde çok küçüktük. O zamana kadar hayat bizim için çok güzeldi. Yani benim için ilk 4 yıl. Sonra annem bir sevgili yaptı, bir tane daha sonra bi tane daha. Eve sürekli erkekler gelirdi. Onlar gelince annem bizi odaya kilitlerdi. Sonunda biri ile evlendi. Yeni kocası bizi pek istemezdi. Abim çok dayak yedi. Beni korumak için hep kendini öne atardı. Sırtı kemer izleri ile dolu olurdu. Kollarında sigara yanıkları, morluklar olurdu. Kötü kısmı annem ağzını açıp bir şey demezdi bunlara. Tabi abim çok asi. Aynı şimdi ki gibi. Adam ona vurdukça sinirlenir ve daha çok dayak yerdi. 10 yaşında ikimizde evden kaçtık. O zamanlar ben daha küçüğüm. Abim benim için sürekli çalıştı. Bir şeyler sattı, sokaklarda kaldık. Çok kötü zamanlar geçirdik. Okulumuza devam ettik ve annem de bunu biliyordu. Biliyor musun ? Bir kere bile okula gelmedi. Bizi merak etmedi. Hastanelerde kalırdık. Her gün farklı bir yere çünkü eğer aynı hastanede kalırsak bizi anlarlardı. Bazen açık apartman bulursak merdiven boşluğunda yatardık. Kıyafetlerimizi okulda dolaba koyardık. Zaten fazla da yoktu. Öğretmenlerimiz bir şeyler olduğunu anlamasına rağmen ses etmedi. Youngbae oppa ile öyle tanıştık. Farklı hayatlar, aynı sonuçlar. 7 yıl böyle geçti. Dile kolay. Abim ve Bae oppanın sattıklarıyla geçindik. 17 yıl sonra gerçek bir evimiz oldu.  Bae oppa ve abim Seul'de üniversite kazandı. Sonra bende Daegu'da polis akademisi kazandım. Onları zor ikna ettim. Özellikle abimi. Öğrenci yurdunda kalacaktım. Giriş çıkış saatim belliydi. Kabul etti. Sonra kaçırıldım ve Daegu'ya geldi. Yani abimin bu dünyaya bir çocuk getirmek istememesine şaşırmadım. Dünya çocuklar için berbat bir yer. Çünkü onun için öyleydi. Aç kaldık, dayak yedik, itildik, aşağılandık ve hiç bir büyük bize yardım etme. Hatta hepsi daha fazlasıni yapti. O yüzden korkuyor

-Zor şeyler yaşamışsınız ama bütün büyükler aynı değil

-O bir çete üyesi. Tehlikenin farkında mısın?

-Farkındayım... Yine de bebeği aldıramam. Gerekirse onu bırakırım. Ben bir bebeği öldüremem Haru. Masum birine bunu yapamam. O benim içimde. Benim bir parçam

-Biliyorum. Bunu yapmanı ben de istemiyorum. Asla istemem. Sadece eğer reddederse yani istemezse ondan nefret etme olur mu ?

-Bu anlattıklarından sonra onu gerçekten anlıyorum. Bende pırıl pırıl bir çocukluk yaşamadım ama  sana bu konuda söz veremem. Gerçekten. Yani az önce bir videoda sincap gördüğüm için ağladım. Kim sincap görünce ağlar ki ? Dediğimde kahkaha attı

-Jiyong'u gerçekten seviyorum. Ondan nefret edemem diye düşünüyorum ama  eğer kabul etmezse.. yani bilmiyorum. Bu kalbimi kırar. Bunun düşüncesi bile kırıyor. Şuan bunu düşünmek istemiyorum. Doktorun dediğine göre stres yapmamam gerekmiş

-Güzelm o zaman yapma. Sana elbiseleri göstereyim

-Ne elbisesi ?

-Düğün için alacağımız elbiseler tabi ki . Düğüne böyle gitmeyi düşünmüyorsun dimi ? Yani düğün bu ?

-Aslında bir etek giyecektim ve-

-Hayır. Jennie gruba tuttukları yerin adresini atmış. İnternetten baktım acayip şık bir yer. Yakınlardaki mağazaların sayfalarını buldum. İnanabiliyor musun ? İnternette hepsi var

-Evet... yani orası internet Haru. Tabi ki var

-Benle uğraşma. Bize çok güzel elbiseler buldum. Gider gitmez uğrayıp almalıyız

-Düğüne yetişecekmiyiz o bile belli değil

-Sen bu kadar yavaş sürersen hayır. Tanrım çek sağa dedi Hyorin. İkimizde korkuyla sıçradık. Hayalet gibiydi. Sağa çektiğimde yer değiştirdik. Bae'nin aramasını kapattığında ikimizde ona döndük.

-Ne ?

-Kavga mı ettiniz ?

-Hayır. Sadece düğüne yetişmeye çalıştığımızı kimse bilmiyor ya dedi. Eğer yetişemezsek diye söylemek istememiştim. Tam bir hayal kırıklığı olurdu.

-Ee ?

-Ona yalan söylemek istemiyorum dediğinde Haru kahkaha attı.

-Bebek değilde senin şu aşık tavırların midemi bulandırıyor

ÇETEWhere stories live. Discover now