66. BÖLÜM

103K 5.5K 1K
                                    

Bölümün son kısmını Ahmet Kaya/Kum gibi şarkısı ile yazdım. Dilerseniz o parça ile dinleyebilirsiniz.

Kirpiklerime sürdüğüm rimel sanki yeterli gelmemiş gibi bir kat daha geçtim üzerinden. Yanağıma sürdüğüm şeftali alt tonlu allıktan sonra tamamiyle hazırdım.

Boy aynasının karşısına geçip itinayla maşaladığım saçlarıma baktım. Uçlarındaki kırıklar en kısa zamanda bir bakım yaptırmam gerektiğini belli ederken bunu hafta içinde yapılacaklar listemin başına ekledim. Gömleğin düğmesini ilikleyip eteğimi düzelttim. Bugüne özel fazla kısa bir etek seçimi yapmıştım ve bununla Arslan'ı delirtmeyi umuyordum. Bu yüzden de Arslan'dan önce evden çıkmam gerekiyordu. Daha gidip yeni masama yerleşecektim.

Çantamı aldıktan sonra sessizce odadan çıktım. Arslan banyodayken evden sıvışabilirdim. Arya ile Uras'ı kontrol edip otoparka indim ve arabaya binip yola koyuldum. Şirkete yaklaşmıştım ki telefonumun melodisini duydum.

Arslan arıyor...

"Efendim?"

"Beni beklemeden çıkmışsın."

"Evet birazcık öyle oldu. Çizim departmanına gidip Mert ile ortak olan projenin taslağını vereceğim. Bir an önce başlanması gerekli."

"Ve tüm keyfim Mert'in adını duyunca koşarak uzaklaştı." Sesi huysuzdu ve içten içe sevinmeme neden oluyordu. Kıskanç bir Tunalı'nın fazla çekici olduğu su götürmez bir gerçekti.

"Öyle deme."

"Dedim bile. Mert şirkete girmeyecek değil mi?"

Arslan'ın şirketinin otoparkına girip boş yer aramaya başladım. "Gelme dedim fakat bugün mecburen babamla imzaları atmak için gelecek."

"Sen orada olacak mısın?"

"Hayır." Çünkü senin şirketinde olacağım sevgilim.

"Bu iş babamla ikisinin. Ben yalnızca taslağı oluşturdum. Benim görevim bitti." Sıra senin sekreterliğini yapmakta.

"En azından bunu duyduğuma sevinebilirim. O gelince ortalıkta çok gözükme."

Dudağımı dişledim ve gülmemek için kendimi zorladım. "Niye?"

"Ne niye?"

"Niye ortalıkta gözükmeyeyim?"

Sıkıntıyla bir nefes aldı. "Çünkü kıskanıyorum. Oldu mu?" dedi ve telefonu suratıma kapattı. Şen şakrak bir kahkaha atarken arabayı park ettim ve bugün için kendime şans dileyerek arabadan indim. Az ilerideki Yekta'nın arabasına ilerlerken kaputa yaslanan adam telefonda birisiyle görüşüyordu.

"Tamam Sevda. Eğer gelirsen görüşürüz. Yok şimdi Arslan'ın şirketindeyim. İyi o da. Aynen."

Ona yaklaştıkça topuk seslerini duyan Yekta hiç istifini bozmadan başını memnuniyetle salladı. Genişçe sırıtırken çenesini sıvazladı ve telefondaki kişiye "Tamam sonra görüşürüz," dedikten sonra aramayı sonlandırdı.

Bir ıslık çalarken "Yakıyorsunuz Rüya Hanım. Desene bugün Arslan delirecek," deyip başını kaldırdı ve ellerini iki yana açtı. "Allah'ım bugün çok eglenceli geçecek gibi duruyor. Beni bundan mahrum etme. Amin."

"Abartma Yekta," desem de ben de onun gibi sırıtıyordum. Zaten bilerek bunları giymiştim ve Arslan'ın tepkisi şimdiden kafamda şekilleniyordu. Kesinlikle çıldıracaktı. "Hem Sevda kim? Banu'yu uyarmam gerekiyor mu?"

Sırıtması anlık bir sekteye uğradığında yalancı bir kahkaha koyverdi. "Üniversiteden arkadaşım."

"Hmm, nasıl bir arkadaşmış o?"

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin