7. BÖLÜM ♣

253K 11.7K 2.3K
                                    

"Kızım konuş artık. Bir şey söyleyeceğim dedin ama susuyorsun."

Arslan yanımdan ayrıldıktan sonra daha fazla beklemeden eve gelmiştim. Hafta sonu olduğu için babam da evdeydi ve konuşmak için onu beklememe gerek kalmamıştı. İçeriye girdiğim gibi size bir şey söylemem lazım demiştim ancak konuşamamıştım. Nereden başlayıp nerede bitirmem gerektiğini bilmiyordum. Her geçen saniye annem ve babamın da sabrı sona eriyordu. Nitekim onları daha fazla zorlamamaya karar vererek başından başlamaya karar verdim ve "Ben hastaneye gittim," dedim kısık bir sesle.

Sözlerime ne kadar yanlış bir şekilde başladığımı annemle babamın panikleyen hallerinden anlarken dudağımı ısırdım. "Ne hastanesi? Kızım ne oldu, hasta mısın? Ay Rüya konuşsana," derken endişeyle yanıma geldi. Annemi bu kadar endişelendirdiğim için hızla konuşmaya başladım.

"Hayır, hasta değilim. Yumurta hücresine bakmaya gittim."

"Neden? Neyine baktın?" derken bunu beklemediği açıktı. Gözlerim babama kayarken sessizce ama dikkatle bizi izlediğini gördüm.

"Anne, yumurtalarım yoktu hastanede. Çalınmış."

Gözlerini kırpıştıran annem "Nasıl olur?" dedi şaşkınca. "Çok iyi korunuyordu, güvenli yerdi."

"Hastanede çalışan birisi satmış."

Annem "Kızım, peki sen nasıl bu kadar sakinsin? Polise gidelim, dava edelim onları," deyip panikle ayağa kalkmaya çalıştı. Ellerimle kolunu tutup tekrar yerine oturturken "Anne otur lütfen," dedim sabırla.

"Ne oturu Rüya? Oturmanın zamanı mı şimdi? Rıfat emniyette ki tanıdıklarını ara bir şeyler yapsınlar hemen."

Babam annemin dediklerini uygulamak üzere ayaklandığı sırada "Durun bir saniye lütfen. Kimse kimseyi aramıyor, beni dinleyin önce," dedim.

"Kızım annen haklı," diyen babama lütfen der gibi baktım. Hadi annem neyse, o heyecanlı bir yapıya sahipti ama babam daha sakindi ve şu anda da öyle davranmalıydı. Onların bu durumu hemen kabul etmeyeceğini bildiğim için sakin kalmalı ve doğru düzgün bir açıklama yapmalıydım.

"Bakın, yumurta hücrelerimi alan adamın çocuğu kanser ve o çocuk altı yaşında. Polise gitsem ne olacak? Adam oldukça güçlü. Her türlü kurtulur." Aslında güçlü olması hiç mi hiç umurumda değildi ama ailemi yumuşatmam gerekiyordu.

Kanser dediğim zaman annemin bakışları yumuşamış, omuzları düşmüştü. Biraz öncesine nazaran daha sakin bir sesle konuşmaya başladı. "Biz de güçlüyüz, kızım. Elimiz armut toplamıyor sonuçta."

Babam başını sallayıp ona katıldığını belirtti. "Annen yine haklı Rüya."

"Güçlüyüz ama ortada bir çocuk var farkındaysanız ve çocuk kanser."

Cılız bir sesle "Ne yapacaksın peki?" diyen annem babamı es geçerek olaya daha ılımlı yaklaşma taraftarı gibiydi.

"Adam yumurtaları taşıyıcı annede döllemiş."

"Ne? Birde döllemiş mi o herif?" Ya da ılımlı yaklaşmazdı. Gözlerimi kısıp dudaklarımı büzdüm hafifçe. Biraz hızlı mı gitmiştim acaba?

"Evet."

"Sen gördün mü adamı? Konuştun mu kızım?" diyen babamın kaşları çatılmış, alnının ortasındaki o ince çizgi ortaya çıkmıştı.

"Konuştum. Çocuğun alınmasını istemiyorum, kendi çocuğumun katili olacak değilim. Hem bu onun çocuğuna haksızlık olur. İlaçların fayda etmediği bir noktadaymış."

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin