42. BÖLÜM

143K 7.9K 1.2K
                                    

Bölüm geldiğinde haberdar olmak için profilimi takip edebilirsiniz.

Oy sınırı 900, yorum sınırı 500.

Ezgi'nin yurt dışına gidişinin ardından tam olarak 1 ay geçmişti. Bu süre zarfında Uras iyice toparlanmıştı ve oldukça iyiydi. Annemler ve Filiz anneler evlerine dönmüş, bizi yalnız bırakmışlardı. Arya ve Uras ile ilgilenmek tahmin ettiğimden daha kolaydı. Arya çoğunlukla uyuduğu için Uras'a daha fazla vakit ayırabiliyordum.

Ezgi gittikten sonra Arslan yakınlarda, doğum yapan bir kadın bulmuştu ve belirli bir ücret karşılığında her gün biraz süt alıyorduk ondan. Anne sütü ilk altı ay çok önemliydi bu yüzden aksatmamaya çalışıyorduk. Mamalarla da takviye yaptığımız için bir sıkıntı olmuyordu.

Arslan ile aramız ise oldukça normaldi. Bana hislerini söyleyecek bir tavır sergilememişti henüz. Aksine kaçıyor gibiydi ama benden değil, bana anlatmaktan. O yüzden ben de bırakmıştım. Sorgulamamı veya anlamamı istiyorsa eğer anlatacaktı. Açıkça diyecekti.

Arslandan başka aklımı kurcalayan bir şey daha vardı ki o en kötüsüydü. Hastanede örnekleri değiştirmek isteyen o adamı Arslan hâlâ bulamamıştı ve tam olarak amacının ne olduğunu bilmiyorduk. Benimle ilgili bir mesele değildi bu çünkü işlem sırasında benden haberleri yoktu. Arslan ile ilgili bir olaydı ama bunu bilemiyorduk ikimizde. Niye yapıldığı tam bir muamma idi. Yani aklı başında bir insan niye gidip spermleri değiştirmek isterdi ki? Resmen Arya'nın kendi kızı olmasını istemişti ve biz bu kişiyi bilmiyorduk.

"Anne?" diyen sesle arkaya dönerken yatan Uras'a baktım.

"Efendim bebeğim?"

"Babam ne zaman gelecek?" demesiyle saate baktım.

"Şimdi gelir, niye sordun aşkım?"

Omuz silerek cevap verdi Uras. "Çünkü özledim."

"Hmm demek özledin. Ben yokken babana beni sorup özledim diyor musun?"

Uras dişlerini göstererek gülümsedi. Başını sallarken "Evet soruyorum. Babamda ben de diyor," deyince dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Sonra algılarım çalıştı ve gülümsemeye döndü dudaklarım.

Uras'ın ağzından biraz daha laf almak amacıyla "Başka ne diyor peki baban?" diye sordum ama zeki çocuk yemedi. Başını iki yana sallayıp yatağın içine girip sırtını bana döndü.

"Demem!"

Bu hareketiyle bir şey söylemeyeceğinden emin olarak gözlerimi devirdim ve ayağa kalktım.

"İyi ben gidiyorum, küstüm sana," diyerek duygu sömürüsü yaparak belki bir şeyler öğrenirim dedim ama o da nafileydi. Son gayretimde Uras'ın yorganın altından elini çıkarıp 'bay bay' yapmasıyla boşa çıkarken surat asarak odadan çıktım. Yenilgiyle düşürdüğüm omuzlarım koridorda sert bir şeye çarparken başımı kaldırdım ve Arslan'ı gördüm.

"Selam. Ne oldu?"

Titrek bir nefes dudaklarımdan süzülürken "Hiç... Hiçbir şey..."

Arslan kaşlarını kaldırarak "Hiç?" dedi.

"Hıı. Uras seni özlemiş, onun yanına git. Ben de Arya'ya bakacağım."

"Tamam."

Arslan Uras'ın odasına giderken ben de doğruca Arya'nın odasına yöneldim. Beşikte yatan kızıma baktığımda uyanmış olduğunu görünce gülerek kucağıma aldım ve salona indim. Ayaklarımı koltuğa uzatırken Arya'yı göğsüme çektim.

"Hadi artık büyü kızım ya. Alış verişe gidelim seninle, gezelim tozalım."

"Bizsiz mi?" diyen sesle irkilirken başımı yan çevirip Arslan'a baktım.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin