43. BÖLÜM

146K 7.3K 2.1K
                                    


Ne çok zorlardı değil mi hayal kırıklığı? Ne çabuk işlerdi insanın en derinine. Alışamazdın başta, kabullenemezdin. İşte ben de inanmak istemiyordum ama yalan söylemişti Arslan. Öyle basit bir yalanda değildi hem. Kızımızla ilgili olan bir konuyu benden sadece gizlemekle yetinmemiş, üzerine birde yalan söylemişti. Şimdi anlıyordum o konuyu her açtığımda gerilen bedenini, yüzünde oluşan rahatsızlığı ama anlamam hazmetmeme yetmiyordu. Bu sefer olmuyordu, olmayacaktı.

Ben, ailem ve yakın dostlarım hariç ilk kez birine gerçekten güvenmiştim. Arslan'a gerçekten güvenmiştim. En başından beri hem de. Bu sahte evlilikte Arslan'a yardım etmiştim. Hiç tanımadığım bir adamla aylardır aynı evde kalıyordum. Kim güvenmediği biriyle bunu yapardı ki?

Ve her şeyin yanında böyle bir şey yapacağı asla akla gelmezdi. Gizlemesini anlardım, anlatmak istemiyorum demesini kabullenirdim ama bir yalanı asla. Birine verdiğim güven ilk kez boşa çıkıyordu.

Gerçekten canım acıyordu. Kalbime ucu zehirli olan küçük iğneler saplanıyordu. İğne gidiyordu, zehri kalıyordu; zehir bitiyordu acı başlıyordu.

"Rüya lütfen dinle," diyen pişman sesi işitince başımı eğmiş olduğum yerden kaldırdım ve üzgün olan Arslan'ı gördüm.

Bitkin bir halde "Neyi dinleyeceğim ki?" dedim. "Yine yalan mı söyleyeceksin bana?"

Azap dolu bir sesle "Rüya mecburdum söylemeye," diye fısıldayınca başımı iki yana salladım.

"Yalanın mecburiyeti olmaz Arslan."

Cümlemle gözleri kapanırken dudaklarımı ısırıp arabaya yöneldim. Kapısının kilitli olmaması garibime giderken koltuğa oturdum ve Arslan'ın olduğu tarafa baktım. Elleri ensesinde, üzgünce bana bakıyordu. Gözlerimi ondan kaçırıp gaza bastım. (Bas gaza aşkım, bas gaza... Tamam, sustum hahaha.)

Gözlerime dolan yaşlara lanet ederken o eve gitmek istemediğimi fark ettim. Nereye gidebilirdim ki peki? Arslan'ın yaptırdığı ev aklıma gelirken direksiyonu oraya çevirdim. Biraz yalnız kalmam lazımdı, buna ihtiyacım vardı.

Bir süre sonra o evin önünde dururken çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. İçeriye gireceğim sırada duyduğum araba sesiyle başım yola dönerken gelenin Arslan olduğunu gördüm. Hızla fren yaptı ve arabadan indi.

"Beni dinlemek zorundasın Rüya. Sana söylemedim çünkü bu işe kafanı yoracağını biliyordum. Engin'in niye böyle bir şey yaptığını sorgulayacak ve bana soracaktın. Ben ise sana gerçeği diyemezdim. Engin ile aramızda ne olduğunu, niye bu kadar ileriye gidebildiğini sana anlatamazdım. O geçmişi öğrenirsen benden gidersin diye korktum. Senin meselen beni ilgilendirmez ama kızıma bulaştı deyip beni suçlarsın ve uzaklaşırsın diye düşündüm. Bu yüzden Engin'i hallettikten sonra sana söyleyecektim her şeyi."

Ona inanamayarak bakarken "Bu yüzden mi? Nedenini sorularım ve sen o meşhur geçmişi anlatmak zorunda kalırsın diye mi yani? Deseydin bana. Bunu Engin yaptı, o suçlu ama nedenini sorma zamanı gelince anlatırım desen anlardım ben. Meraktan delirsemde sormazdım ve bana anlatmanı beklerdim. Öyle yapsan bu kadar yanmazdı canım."

"Hatalıyım biliyorum ama o an düşünemedim Rüya. En mantıklı şey bu gibi geldi ama sana söylediğim gibi pişman oldum."

Ellerimi saçlarımın arasından geçirirken derin bir nefes aldım.

"Bana yalan söylememeliydin. Senin, kocamın, hayatımda ilk güvendiğim yabancı olan senin bana yalan söylememesi gerekiyordu." Derin bir nefes alıp devam ettim. Hâlâ cevaplanmayan sorular vardı. "Peki ya Engin niye Arya'yı kendi kızı sanıyor? Niye söylemedin ona ve bana yalan söylediğini nereden biliyor?"

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin