4. BÖLÜM ♣

233K 11.1K 1.5K
                                    

Bölümler düzenlenmiştir. Düzenlenen bölümleri olabildiğince sık geri yüklemeye çalışıyorum.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen! Hepinizi çok seviyorum...

Uçaktan indiğim gibi senelerdir uğramadığım ülkemin güzel havasından soludum. Derin nefeslerle İstanbul'u solurken yüzümdeki gülümsemeyle kontrolden geçtim. Kısa bir bekleyişin ardından valizimi alıp çıkışa ilerledim. Havaalanının kapısından çıktığım an neşeyle gülümsedim ve özlemimin bir kez daha yüzüme vurulmasına izin verdim. Çok özlemiştim bu şehri. Sahi kaç sene olmuştu buradan gideli? Tam olarak dört sene diye yanıtladı iç sesim.

Hastalığımın yarattığı yıkımdan kurtulmak istercesine kaçtığım şehre yeniden gelmiştim. Uzaklaşamıyordum ki.  Kaçtığım şeyler, hüzünlerim ve ona sebep olan anılardı. Ve bunları bana hatırlatan şeyler aslında aklımın ta kendisiydi. Bu yüzden ne kadar kaçarsam kaçayım aklımdakilerden uzaklaşamamıştım. Sadece o anılarla yaşamayı öğrenmiştim. Bir zamanlar beni aciz kılan hatıralar şimdi beni güçlü yapan yapı taşlarına dönüşmüştü.

Seneler önce arkasına bile bakmadan kaçıp giden yaralı kızdan çok uzaktım. Saçlarım uzamıştı, yaralarımı sarmıştım ve depresyonu hayat felsefem yapan ruh halinden sıyrılmıştım. En önemlisiyse hislerimdi. Eski hastalıklı hislerimden kurtularak hayat dolu Rüya'yı canlandırmıştım.

Birkaç dakika şehrin havasıyla özlem geçirip kapıda bekleyen taksilerden birine bindim ve evin adresini verdim. Telefonumdan Antonio'ya bir mesaj atarak geldiğimi haber verdim. Benim evi boşaltmamın arkasından o da ailesinin yanına, Amerika'ya dönmüştü. Uzun zamandır kız kardeşiyle planını yaptığı dünya turuna çıkacaktı.

Döndüğümü anne ve babama geldiğimi haber vermemiştim. Hem gelmem hem de artık gitmeyecek olmam güzel bir sürpriz olacaktı onlara. Bu düşünceyle iyice keyiflenirken soğuk havaya aldırmadan kapıya yaklaşıp camı açtım ve serin rüzgârın yüzüme çarpmasına izin verdim. Şapka yüzünden hareket edemeyen saçlarımı hızla özgürlüğüne kavuştururken yüzümde büyük bir gülüş vardı.

Bir saat kadar taksinin içinden şehri seyrederken nihayet eve varmıştım. Taksicinin uzattığı valizleri alıp ona teşekkür ettikten sonra sitenin bize ait olan bahçesine girdim. Zile basmak yerine hâlâ anahtarlığımda olan ama uzun zamandır kullanmadığım anahtarla kapıyı yavaşça araladım. Ses çıkmaması için oldukça yavaş hareketlerle üç büyük valizi kapının önünde bıraktım. Alışveriş delisi olan kadınlardan olduğum için valizlerin fazlalığı yadırganmamalıydı bence. Hele ki tüm eşyalarımı taşıyamayacağım için bir kısmını Roma'da ihtiyaç sahibi insanlarla paylaşmışken...

Anahtarımı çantama atarken topuklu çizmelerimi de ses çıkarmamaları için koridora bırakıp siyah tül çorabımla kalarak salona doğru ilerledim. Salondan gür sesi gelen babamı duyunca duvara yaslanıp gizlice dinlemeye başladım.

"Aysun, ben Rüya'yı özledim. Roma'ya mı gitsek bu hafta?"

"Açıkçası ben de çok özledim. Gidelim bence de. Sen biletleri al, bende Rüya'yı arayıp haber vereyim. Bir aydır görmüyoruz kızımızı."

Annem yerinden kalkıp beni görünce ilk başta şoktan dolayı bir kaç saniye konuşamadı. Kendisini toparladığında ise büyük -cidden büyük- çaplı bir çığlık attı ve babamın elindeki gazeteyi yere düşürmesine neden oldu.

"Rüya!"

Annemin şaşkın haline kahkaha atarken yanına koşturup kollarımı bedenine doladım. Bir aydır görmüyordum onu ve gerçekten çok özlemiştim. Kokusunu içime çekerken babamın da ayağa kalktığını fark ettim. Annemin kolları hemen içgüdüsel olarak bana dolanırken sarılması sevgi ve şefkat doluydu.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin