46. BÖLÜM

128K 6.6K 959
                                    

Normalde bölüm haftaya gelecekti ama mesajlarınıza dayanamadım ve size 1 saat içinde bir bölüm yazdım.

Ben sınavdan iki gün önce bu fedakarlığı yaptıysam sizden de bekliyorum. O yüzden lütfen oy ve yorumları unutmayın.

Bu arada artık bölüm şarkısı eklemeye karar verdim. Bölüm ile çok ilgisi yok içeriğinin ama yazarken bunu dinledim. Sizde faydalanın. Bu şarkıyla dinlenecek çok güzel bir bölüm var ileride elimde. :)

Bölüm şarkısı: My skin/ Natalie Merchant
Meraklı bakışlarım Arslan'ın yüzünde dolanırken sıkıntılı bir nefes aldı.

"7 sene önceydi. Üniveristede okuyorduk o zamanlar. Begüm, Selim, Yekta ve ben. Biz 3 erkek liseden beri yakındık ama Begüm ile o zamanlar tanıştık. Kısa zamanda yakın olmuştuk ama bir süre sonra..."

Derin bir nefes alıp başını tavana döndürdü. "Bunu yapmak zorunda mıyım?"

Gözlerimi devirip başımı salladım. Kesinlikle zorundaydı.

"Begüm iki hafta kadar gelmedi. Geldiğindeyse bir şeyler değişmişti. Diğerleriyle arası oldukça iyiyken bana soğuk davranıyordu. Yan yana gelmekten kaçınıyordu, yalnız kaldığımız an uzaklaşıyordu. Garibime gidiyordu bu durum. Bir gün müzik sınıfında ağlarken buldum onu. Öyle bir ağlıyordu ki...içim burkulmuştu. Yanına gittim, neler olduğunu sordum. Çok direndi anlatmamak için. Kaçtı gitti. Ne yapacağımı bilemeden öylece kalakaldım. Eve gittiğimde saat epey geç olmuştu. Zilin çaldığını işitince kapıyı açtım. Karşımda Begüm duruyordu. Onu içeriye aldıktan sonra bu saatte ne aradığını sordum. Yine ağlamaya başladı ve içinde gizlediği her şeyi anlattı. Duyduklarım o kadar şok ediciydi ki birkaç dakika konuşamadığımı hatırlıyorum."

Araya girerek sözünü kestim. "Ne dedi?"

Arslan tekrar konuşmaya başlayacağı sırada telefonunun çalmasıyla telefonunu aldı.

"Efendim?"

Gözleri irileşirken bakışlarını bana kenetledi ve hızla ayağa kalktı.

"Begüm ne halt ediyormuş o sırada?" diye kükremesiyle yerimde sıçrarken karşısına geçtim.

Sessizce "Ne oldu?" dedim ama Arslan beni takmadan konuşmaya devam etti.

"Siz hastaneye gidin ben de geliyorum hemen."

Gözlerimi kırpıştırırken endişelenmeye başlamıştım.

"Arslan ne oldu?" dedim yine ama bu sefer sesimi yükselttim.

Telefonu kapatıp endişe dolu gözlerini bana çevirdi.

"Bir şey diyeceğim ama sakin ol lütfen."

Bu dedikleri sakinleşmemi engellerden korkuyla fısıldadım.

"Kime ne olmuş?" dedim ve alacağım cevaptan korksamda yine de sordum. "Uras mı?"

Arslan yutkunup iki elini yanaklarıma çıkardı. "Merdivenlerden düşmüş ve..." deyip durakladı.

Kötü bir şey olmuştu işte. Anında gözlerim dolarken dudaklarım titremeye başladı. "Ve ne?" dedim sesimi yükselterek.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin