12. BÖLÜM ♣

215K 10.4K 980
                                    


Tarih alındıktan sonra hepimiz hummalı bir hazırlığa girişmiştik. Eşyalarım toparlanmış, Arslan'ın evine götürülmüştü ve yerleştirilmişti. Babam bu birkaç gün boyunca şirkette asık bir suratla gezinmiş, ne kadar hoşnutsuz olduğunu bu haliyle belli etmişti ama beni gördüğü an hemen gülümsüyordu. Ve beni üzmemek için bunu yaptığını bilmek ona olan sevgimin artmasına neden oluyordu.

Annem, büyük ısrarlarım sonucunda nikaha sadece çok yakın akrabalarımızı ve birkaç aile dostunu çağırmıştı. Arslan'ın evinin büyük bahçesinde kıyılacak nikah için tüm hazırlıklar tamamdı. Sade bir şekilde süslenen bahçe gerçekten güzel duruyordu. Düğün veya daha büyük bir organizasyon istememiştim. Zaten sahte ve bitecek bir evlilik için daha fazlasına gerek yoktu. Arka bahçede de basınla yapılacak görüşme için bir yer ayarlanmıştı ve onlara tam olarak bu akşam, yani nikahtan bir gün önce haber verilecekti.

Ezgi ise Arslan'dan duyduğum kadarıyla eski yaşadığı eve yeniden yerleşmişti ve yanına acil bir durum olursa diye hemşire yerleştirilmişti. Boşanma anında çok bitkin gözüktüğünü de eklemişti. Arslan bunları söyledikten sonra bir şey dememi ister gibi beklemişti ama sessiz kalmıştım. Çünkü konuşulacak bir şey yoktu. Eğer şans eseri tüm bu olanları öğrenmesem Ezgi hala o evde yaşayacaktı ve onunla evli kalacaktı. Hatta beklide ileride o evliliği anlaşmalıdan aşk evliliğine dönüştüreceklerdi. Benim çocuğuma annelik yapacaktı Ezgi. Bunların hepsi düşünülmemesi gereken bir ihtimaldi, gerçekleşmeyecekti ama yine de aklıma doluşmasına mani olamıyordum.

Uras'ı da bu iki gün boyunca yoğunluktan dolayı görememiştim. Sadece birkaç kez telefonda konuşmuştuk ve sesi canlı geliyordu. Sağlığıyla ilgili bir gelişme veya kötüleşme yoktu. Aynı yerinde duruyordu. İlik nakli için yine sıradaydı ama henüz bir haber çıkmamıştı.

Arslan'ın ailesi de bugün geleceklerdi. Her şeyi tüm gerçekliğiyle biliyorlardı. Ne tepki verdiklerini her ne kadar merak etsem de sormamıştım. Beni ilgilendirmezdi nihayetinde. Uras'ın dediğine göre akşamüzeri burada olacaklardı. Bu yüzden anca yarın görüşecektik.

Kendime kahve hazırlayıp biraz kitap okuyacağım sırada annem kapıda belirdi.

"Biraz konuşalım mı?"

Başımı sallayıp yatağımı işaret ettiğimde karşıma geçip oturdu. "Sana artık bir başka şeyde düşünebiliriz demeyeceğim çünkü ne kadar kararlı olduğunu görüyorum ve Uras için yapmak istediğin bu fedakarlık seninle gurur duymamı sağlıyor. Baban da aynısını düşünüyor. Sadece senden bir isteğim var. Güçlü durmaktan, öyle gözükmekten vazgeçme. Hele ki Ezgi'ye karşı kızım. Anladığım kadarıyla iyi niyetten uzak. Karnındaki çocuğu kullanarak sana karşı nispet yapacak ve canını acıtmaya çalışacak. Sakın ona kanıp kendini yıpratma."

"Merak etme, o kadını umursamayacağım anne," deyip gülümsemeye çalıştım.

Telefonumun melodisi duyulduğunda Arslan'ın aradığını fark ettim. Bu ara o kadar çok telefon görüşmesi yapmıştık ki artık aramasını yadırgamıyordum.

"Efendim Arslan?" dediğimde annem meraklı bakışlarla beni süzdü. Bu tavrına gözlerimi devirirken alayla başımı iki yana salladım.

"Şirkette bir dosyayı imzalamamız gerekiyor Rüya. Biraz acil, izinlerle ilgili. Müsaitsen seni almaya geliyorum. Onu halledelim."

Hoşnutsuzlukla suratımı astım. Tüm gün evden çıkmamayı düşünüyordum ben.

Düşüncelerim ve ağzımdan dökülenler farklı olurken ayağa kalktım. "Tamam, hazırlanıyorum," dedim.

"Birazdan oradayım."

Telefonu kapattıktan sonra hızla hazırlanıp makyajımı yaptım. Annem benim gideceğimi duyunca garip bir şekilde sevinmişti. Bu haline bir anlam veremezken üstelemeden aşağı indim. Arslan henüz ortada görünmüyordu. Bir süre oyalandığımda gelmiş ve hemen şirkete gitmiştik. Arslan'ın şirketindeki işimiz çok sürmemişti ama yolda trafiğe yakalanmıştık ve cidden bu sıkıcıydı. Arslan dikkatle arabayı kullanırken aniden aklına bir şey gelmişçesine bana döndü. Bakışları merak doluydu.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin