27. BÖLÜM ♣

216K 9K 1.9K
                                    

Utanç, terk ettiği bedene yeniden bir dönüş yaptığında mantığım sayesinde anında içeriye alınmış ve ilk faaliyetini yapmakta gecikmemişti. Yanan yanaklarımın kızardığından emindim ama aynadaki yansımama bakacak kadar cesaretli hissetmiyordum kendimi.

Bunu nasıl unutabildiğime hayret ediyordum. Gerçi onu kaybetme korkusu o kadar sarsıcıydı ki bu önemli detayı bir süreliğine hafızamdan silebilmişti. Ama yerini devrederken en son aldığı utancı da başa getirmeyi ihmal etmemişti lanet olası şey! Pekala, düşün Rüya. O an Arslan beni öpmüştü, bende ani olduğu için bir tepki verememiştim. Arslan ise ihtiyaç... Hayır! Bu çok saçma oldu. Dişlerimi birbirine bastırıp tıka basa dolu olan otoparkta kendime bir yer bulmaya çalıştım. O anların aklıma üşüşmesini istemiyordum çünkü hiç benlik olmayan bir şekilde fazlasıyla saçmalıyordum.

Boş bir yer bulduğumda çevik bir hareketle arabayı park ettim ve inerken bana doğru yürüyen Selim'i fark ettim. Yanıma yaklaştığında gülümseyip gözlerini yüzümde dolandırdı. "Nasılsın? Arslan uyandı, biliyorsun değil mi?"

"Annem söyledi ve iyi sayılırım. Arslan'a bunu yapan kişiyi öğrendiğimde daha da iyi olacağım."

Selim şaşkınca dudaklarını araladı ve "Arslan bunu bilmeni istemez bence. Ki zaten kim olduğunu da bilmiyorum. Bu herifin kendine gelmesini bekliyorum," dedi. "O iyileştikten sonra bunun hesabını bizzat ben soracağım. Kim olursa olsun arkadaşıma yaptığı şeyi yanına bırakmayacağım." Gözleri söylediklerine gerçeğe dönüştüreceğini haykırıyordu. Arslan ile olan arkadaşlığı gerçekti.

"Akif olabilir," dedim dalgınca başımı sallarken. "Şu proje yüzünden Arslan'a kinlenip intikam almak istedi belki de. Onu atlamamak lazım."

Selim kaşlarını kaldırdı. "Akif bunu yapabilecek kadar cesaretli biri değil. Onun gibiler sadece sözdedir, icraata gelince bir şey yapamazlar ama yine de araştıracağım. Sen yukarı çık hadi."

"Uyanık mı şimdi?"

"Tekrar uyudu. Fazla uykusuz kaldı herhalde," dedi gözlerini devirerek.

Kıkırdadım ve oda numarasını öğrendikten sonra yukarı çıkmaya başladım. Gergindim. Birkaç günün ardından yeniden kahverengi gözlerini göreceğim için değişik hissediyordum. Asansörden inip koridora çıktığımda karşımda bulduğum annem yaklaşmaya başladı.

"Durumu nasıl?" diye sordum daha yanıma gelemeden.

"Merak etme bir sorun yokmuş. Birazdan normal odaya alacaklarını söyledi doktor."

"Selim yeniden uyuduğunu söyledi."

Annem elindeki bardağı sıkıca kavradı ve başını salladı. "İlk uyandığında ağrısı vardı, ilaç verdiler."

"Anladım." Aklıma gelen şeyle devam ettim. "Ne zaman görebilirim peki?"

"Anca uyandığında ama o da birkaç saatten önce olmazmış." Başını camın önündeki koltuklara çevirdi. "Gel seninle biraz oturup konuşalım."

Kaşlarım bilinmezlikle çatıldı. "Ne hakkında?"

"Gel yavrum," deyip ilerleyen annemi aklım ne kadar Arslan da olsa da takip ettim. Karşısına oturduğumda "Ne oldu?" dedim.

Bana doğru eğildi ve şefkatle bana baktı. "O gece gördüm sizi. Arslan ile sen tüm bunlardan önce terastaydınız."

Gözlerim şaşkınlıkla büyürken "Anne sen..." diye mırıldandım.

"Arslan'ın seni öptüğünü gördüm ve ardından gittim. Bana anlatmak istediğin bir şey var mı kızım?"

Asla yargılamıyordu. Öyle bir tavır içine girmemişti, sadece olanları merak ediyordu ama ne olup bittiğini ben bile bilmezken ona ne anlatacaktım?

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin