47. BÖLÜM

132K 7.1K 1K
                                    

Fark ediyorum ki oy ve yorumlar yine düşüşe geçmiş. O yüzden mecburen sınır koyuyorum.

Oy sınırı: 1K

Yorum sınırı: 800

İnsan öyle garipti ki neyi ne zaman fark edeceği asla belli olmazdı. Bir bakardın kalabalık bir ortamda en belirsiz şeyi fark ederdi; bir bakardın ıssız yerde en belirgin şeyi fark etmezdi. Dikkat yanılması da denebilirdi belki buna. Çünkü ben dikkatsizliğim sonucunda -aslında dikkatsiz değildim. Sadece tüm dikkatimi Engin'e vermiştim- içeriye giren kişiyi fark etmemiştim.

Ne kadar zamandır orada durup bizi izlediğini bilmediğim Selim bir kartal edasıyla kapının yanına tünemiş dikkatle bizi izliyordu. Gözlerinde bir yırtıcının siniri kol geziyordu ve tüm bu bakışı Engin ile benim üzerime sabitlenmişti.

Şu an olduğumuz pozisyondan kurtulmak amacıyla hızla Engin'i ittirdiğim sırada Selim kaşlarını çattı. Çenesindeki kasları sıkılaştı ve sadece bana çevirdi gözlerini.

"Burada ne yaptığınızı sordum Rüya?"

Ben bir şey demeden uzun zamandır yurt dışında olduğunu bildiğim Selim'e bakarken bedeni gerildi ve kapıyı kapatıp içeriye girdi.

"Arslan'ı nasıl aldatırsın sen?"

Aldatmak mı? Bu fazlaydı işte.

Sert çıkan sesimle "Saçmalıyorsun Selim. Kendine gel, öyle bir şey yok," dedim.

"Öyle bir şey yoksa neden bu adamın kollarının arasındaydın?"

Selim içeriye girdiğinden beri ağzını açıp tek laf etmeyen Engin çarpık bir sırıtışla güldü. "Tadıma bakmak istemişti belki Selim. Bundan sana ne?"

Selim gözlerini alayla konuşan Engin'e çevirdiğinde aralarında uzun bir bakışma geçti.

"Öyle bir şey yok Selim. Ben konuşuyordum ama bu birden yanımda bitti," dedim. Bir yandan da elimle Engin'i işaret ediyordum. Ondan tarafa bakmasamda gülüşünün büyüdüğünü hissedebilmiştim.

Selim şüpheli gözlerle bana bakarken başını iki yana salladı. "Diğer kadınlar gibi aşağılık olmadığını düşünmüştüm senin ama görüyorum ki çok yanılmışım Rüya. Tüm bu boşanma nedenin Engin miydi? Uras'ın hasta olduğu anda bile aşığının koluna mı koştun burada?"

Selim'in acımasız sözleri kalbimi paramparça ederken sinirle dişlerimi birbirine bastırdım. Benim hakkımda nasıl böyle bir şey düşünebilirdi? Nasıl öyle biri olduğumu sanardı? İma ettiği şeyler o kadar iğrençti ki nefesim kesildi. Hiç olmadığım biri kalıbına sokulmak ağrıma gitmişti. Sinirle ona doğru birkaç adım attım ve tüm gücümle yanağına sert bir yumruk attım. Selim'in yüzü yan çevrilirken ellerimi omzuna koydum ve ittirdim.

"Saçma sapan şeyler düşünüp bunu dile vurma. Gördüğün şeyi yanlış anlama ihtimalin olduğunu da hesaba kat ve bir daha sakın bana laf söyleme Selim!"

"Of, sıkıldım ama! Bu gördüklerini Arslan'a yetiştirecek misin Selim?"

Selim gözlerini kısıp ona bakarken "Eğer söylersem Arslan seni yaşatmaz Engin ve ben de arkadaşımın katil olmasını istemiyorum," dedi.

Engin büyük bir umursamazlıkla omuz silkerken "Söylemeyeceksen doğruları bil. Rüya yalan söylemiyor, haklı. Daha aşığı olduğum günler değil ama uzak sayılmaz," dedi. Ses tonu da aynı hareketleri gibi umursamazdı.

Engin'e bakmayı kesip önüme döndüğümde Selim aklı karışmışcasına beni izliyordu. Yüzü aniden pişmanlıkla gölgelenirken "Özür dilerim Rüya," dedi omuzlarını düşürerek.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin