53. BÖLÜM

123K 5.9K 714
                                    

"Sen benim hiçbir şeyim olamazsın!" dedim güçlü çıkmasını umduğum bir sesle.

Her ne kadar vicdan azabım büyük olsa da, ne kadar suçlu hissetsem de bunu Engin'e hissettirmeyecektim. Sezmesine bile müsade etmeyecektim.

Dudaklarında alay eden bir gülüş oluşurken bakışlarını itinayla kıstı ve delici gözlerini bir an olsun benden ayırmadı. "Öyle mi dersin? En başta kızının babasıyım Rüya. Bu bile her şeyin olmama yetebilecek bir durum, farkındasın değil mi?"

Dudaklarımı içten ısırıp tereddütle ona baktım. Tam şu anda Arya'nın kendi kızı olmadığını söyleyip, onu öylece şaşkın bırakıp gidebilirdim ancak doğru zaman değildi. Doğru zaman, Arslan'ın kurduğu ama benim bilmediğim plandaydı.

"Teorik olarak belki öylesin Engin ancak uygulamada bunu pek başarabildiğini söyleyemeyeceğim. Hele senin gibi bir insafsızı asla kızımın babası olarak görmem. Bunu aklından çıkarma."

Önünden geçip çıkacağımda yeniden ona döndüm. "Babama yaptıklarını da asla unutmayacağım ve sana yemin ederim ki senin de unutmamanı sağlayacağım. Bunu da aklından çıkarmazsan iyi olur."

Bu anlamsız konuşmanın artık bittiğini düşünüp kapıyı açtım, dışarıya çıktım. Ameliyathanenin önüne geldiğimde annem ve Arslan'ın hâlâ bıraktığım gibi olmalarını görmek beni hem rahatlatmış hem de gerginleştirmişti. Babam henüz ameliyattan çıkmamış olmalıydı. Yine de yanlarına vardığımda sormaktan geri kalamadım. "Bir haber yok mu?"

Arslan gözlerini benden ayırmazken başını iki yana salladı. "Henüz yok."

Tok sesini duyduğum an başımı öne eğdim ve bu sefer onun yanına değil, annemin yanına geçtim. Bakışlarının üzerimde olduğunu bilsem de buna takılmayıp ilgimi anneme verdim.

Kollarımı ona dolayıp beklediğimiz bir sürenin sonunda doktor ameliyathanenin kapısında göründüğünde ayaklanıp onun yanına ilerledik.

"Eşim nasıl?"

"Uygun kanı bulduk ve gerekli takviyeleri yaptık. Kurşunun isabet ettiği bölgeleri de temizledik ve herhangi bir sinire denk gelmediğinden emin olduk ama bir süre omzunu hareket ettiremeyeceği için bir fizyoterapistten yardım almanızda fayda var. Yeniden geçmiş olsun. Bugün tedbir amaçlı yoğun bakıma alacağız, yarın sabah odasına çıkabilir."

"Teşekkürler doktor bey. Peki ne zaman görebilirim kocamı?"

"Birkaç saat sonra, az bir süre görebilirsiniz sadece."

Doktorun yanımızdan ayrılması ile derin bir nefes alırken üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Vicdanımın üzerindeki kara bulutlar tamamen yok olmasa da aşikar bir biçimde azalmıştı. Eğer babam ölseydi, benim yaptığım bir şey yüzünden ona zarar gelseydi kendimi asla affetmezdim. Ama bir şeyi yoktu, iyileşecekti.

Arkadan vücuduma dolanan kollara tebessüm ederken ellerimi Arslan'ın elinin üzerine koydum. Dudaklarını belli belirsiz kulağıma değdirip, "Asma artık yüzünü. Duydun, baban gayet iyi. Kendini suçlama artık, geçti gitti," dedi.

Ona bir cevap vereceğim esnada bakışlarım anneme takıldı ve yüzündeki anlamsız gülümseme ile durduğumuz pozisyonu gördüm. Ani bir telaş bedenimi esir alırken ne yapacağımı bilemez halde öylece kalakaldım ve yüzüm utançla yandı. Annem Arslan ile aramda bir şey olduğunu bilmiyordu ancak şu an öğrenmiş gibiydi.

Yüzündeki tebessüm genişlerken bakışlarını benden çekti ve koltukta ki Arya'yı kucağına alıp merdivenlere yöneldi. "Ben torunumla dedesinin yanına gidiyorum," deyip gözden çıktığında onun bir şey dememesini şaşkınlıkla karşıladım. Çünkü benim tanıdığım annem her türlü bir laf ederdi bu konuyla ilgili. Şaşırmamıştı bile sanki. Kafam karışırken Arslan kollarını çekip önüme geldi ve gözlerimizi birleştirdi.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin