50. BÖLÜM

129K 7.2K 855
                                    

Bölümün sonu deyip susuyorum. Bol itiraflı bu bölüm için bence oy ve yorumları unutmayın. Düşüncelerinizi de belirtin lütfen. İsteyen eleştiri bile yapabilir 😂😘

Yaşamak için neyi beklerdi insan? Aşık olmayı mı, sevilmeyi mi, arkadaşa sahip olmayı mı, yoksa arkadaşa olan kırgınlığın geçmesini mi? Veya aile olmayı mı, bir yere gitmeyi mi, işe başlamayı mı, işi bitirmeyi mi? Kalpten birini çıkarmayı mı, dostuna kavuşmayı mı, iyileşmeyi mi? Ya da arkadaşının üzgünken gülmesini mi? Neyi? Benim beklediğim şey belliydi. Engin'in hayatımızdan çıkmasını istiyordum. Arya ve Uras'a bir zarar gelmemesini, Arslan ile geleceğimin kesinleşmesini istiyordum.

Kısaca yaşamak için mükemmelliği bekliyordum. Bekliyorduk. Peki ya yaşam mükemmeliği bekleyebileceğimiz kadar uzun mu? Hayır değil. Kısa ve değerli. O yüzden bırakmak gerekirdi mükemmelliği. Sadece yaşamaya odaklanmak, o anı kendine hapsetmek gerekirdi. İyi veya kötü yaşamalıydık. Biriyle veya kimsesiz yaşanmalıydı.

Engin'in ısrarlı bakışlarını üzerimde hissederken bunları düşünmek mantıksızdı belki de ama ne yapacağımı bilemiyordum. Bir açık vermekten korkuyordum, açık verdikten sonra olacaklardan ise daha çok korkuyordum. Ben her türlü bu zamandan korkuyordum.

"Boşanma davası bildiğin gibi 1 ay kadar sonra olacak. Ondan sonra neler olacağıyla ilgili merak ettiğim şeyler var. Uras'ı istediğim zaman görmek istiyorum ve senin buna, hatta bundan sonra hayatıma karışmamanı diliyorum."

Gözleri şüpheyle kısılırken "Uras'a bu kadar çok mu bağlandın sahiden?" diye sordu. Bu duruma çok büyük bir inancı yok gibiydi.

"Benim için Arya'dan bir farkı yok," dedim kendimden emin, keskin bir sesle.

"Arya'dan çok farkı var. O senin çocuğun. İkisi arasında dağlar var."

"İnsan nasıl görmek istiyorsa öyle yaşar Engin. Ben Uras'ı oğlum olarak görüyorum ve öyle yaşıyorum."

Dudaklarında bir gülümseme oluştu. Bu durum onu sevindiriyor gibiydi. "Eğer çok istiyorsan Uras'ı görebilirsin. Tabi öz annesi izin verirse."

Begüm'den bahsedildiğini anladığım an hırçınlaşırken huysuzca söylendim. "Ondan izin alacak değilim. Uras ile ilgili bir konuda muhattapım Arslan olur ve onun da bu isteğime karşı çıkacağını hiç düşünmüyorum."

Engin omuzlarını silkti ve gülümsemeye devam etti. Bu tavrının altında yatan tehdit tüylerimi diken diken etsede sıyrıldım.

"Sen öyle diyorsan. Diğer sorunu alayım."

Yol boyunca tasarladığım şeyleri zihnimde sıraya koyarken "Bu bir sorudan ziyade kesin tavrım olacak," dedim.

"Seni dinliyorum." Parmaklarının Arya üzerinde gezindiğine takılmamaya çalışarak söze girdim.

"Arya için isim değişikliği diye bir konu açılmayacak. Bahsi dahi geçmeyecek."

Engin sesli bir nefes alırken geriye doğru yaslandı. "Güzelim sen durumu çok yanlış anlamışsın. Bana emir verecek konumda değilsin. Emir vermek benim işim olmalı. Bunlara uymakta senin ancak sen sürekli burnunun dikine gidiyorsun. Arslan'ın evine gitmeyeceksin dediğim halde 2 gece orada kaldın. Yetmedi birde misafir ağırladınız." Gözlerini devirdi ve kinayeyle devam etti. "Selim ve Burcu. Herkesten gizli evlenmişler. Ne büyük aşk ama! Çifteler toplantısı mı yapmak istedi canınız?" Sinirlendiğini belli eden gözlerini yumarken "Sen evime ilk kez gelmişken bunları konuşmak istemiyorum. Arya'nın ismi konusunda kararı sana bırakıyorum. Diğer şeylere geç lütfen."

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin