14. BÖLÜM ♣

236K 10.4K 1.5K
                                    

           

Bilincimi kazanmaya başladığım anda burnuma gelen amber kokusuyla burnumu kırıştırdım ancak kokunun kaynağından uzaklaşmak yerine ona daha çok sokuldum. Yastığı daha sıkı sardığım an kaşlarımı sıkıntıyla çattım. Bir yastık nasıl bu kadar sert olabilirdi ki? Yani Arslan taşa başını koymuyorsa bu yastık olamazdı. Yastığı elimle yoklayıp üzerinde gezindirdim. Dur... Bu yastık kaslı mıydı yoksa ben dün içkiyi fazla mı kaçırmıştım? Kesinlikle fazla kaçırmıştım. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. Peki ya belimdeki ağırlık neydi? Gözlerimi hızla açtığımda Arslan ile sıkı sıkıya sarılmış bir vaziyette olduğumuzu gördüm. Daha doğrusu ben adamın üzerindeydim, onunda bir kolu belimdeydi. Bu hale gelirken ne yaşamıştık biz?

Gözlerimi yumup olanları idrak etmek amacıyla birkaç saniye bekledim. Son hatırladığım salonda gözlerimi dinlendirmek istememdi. Ya onun benim yanımda ne işi vardı? Öfkeyle gözlerimi aralayıp hızla kollarından kurtulmaya çalıştım ama o kadar sıkı tutuyordu ki kıpırdanmaktan başka bir şey yapamamıştım. Sinirle başımı kaldırıp yüzüne baktım ve elimle omzundan tutup sarsmaya başladım. Arslan önce başını çevirdi, sonra gözlerini açtı ve sinirle bakındı. Beni gördüğünde şaşırsa da anında bunu gizleyip ifadesizlik maskesini taktı. Kolunu çektiği gibi ondan ayrılırken dizlerimin üzerinde oturdum.

Kinayeyle  "Sana da günaydın Rüya. Ne güzel bir uyandırma yöntemin var öyle senin," derken gözlerini devirmişti.

Alaycı tavrı öfke damarıma baskı yaparken yüksek sesle bağrındım. "Ne günaydını be? Ben nasıl buraya geldim?"

İfadesiz halinden sıyrılırken düşündü ve kollarını iki yanında açarak pişkince sırıttı. "Benim kollarımda geldin."

Sakinleşmek adına başımı öne eğdim ve gözlerimi yumdum. Birkaç saniye durakladıktan sonra yeniden ona döndüm ve ona kadar saymanın işe yarayabileceğini düşünerek başladım.

1, 2 , 3, 4... Bırak saymayı Rüya, diye iç sesimi azarladım. Adam resmen yanıma yatmış gece.

"Hadi beni buraya yatırdın ama kendin neden yatıyorsun?"

Kaşlarını kaldırıp yatakta doğruldu. Artık yüz yüze bakıyorduk. "Ben nerede yatacaktım?"

Dudaklarım aralandı. "Banane senin nerede yatacağından?" diye cırladığımda bir an suratını buruşturdu.

"Ama insan kocasını düşünür değil mi?" Yalandan dudağını sarkıttığı an elime ne geçerse ona fırlatmanın güzel olabileceğini düşündüm. Hatta bunu gerçekleştirebilmek amacıyla etrafa bakındım ama hepsi zararlı şeylerdi ve şu an onda kalıcı bir hasar bırakmam demek balayına çıkamamamız demekti. Balayına gideceğimizi hatırladığımda korkuyla saate baktım. Ya uçak saatini geçirdiysek? Daha iki saatimizin olduğunu görmek içimi rahatlatırken ona döndüm. Biraz öncesine nazaran daha sakin hissediyordum.

"Bana bak Arslan. Bir daha kesinlikle benimle aynı yatakta yatmayacaksın. Hatta aynı odada bile kalmayacaksın."

Arslan'ın alayla gözlerini kıstı. "Nedenmiş o? Karım isen aynı yatakta yatacağız."

Sakin ol, Rüya. Sen kanserle başa çıkmış kadınsın bir adamla mı başa çıkamayacaksın? 'Ama o Arslan Tunalı' dedi bilinçaltım. Ona gözlerimi devirdim. Rüya Sözeri buradayken Arslan Tunalı da kimmiş?

"Ben senin sadece kağıt üzerinde karınım. Hem sen Ezgi ile aynı yatakta mı yatıyordun?"

Ezgi'nin adını oldukça rahatsız bir biçimde ifade etmiştim. Söylediklerim kendi zihnimde yankı yaparken gözlerim irileşti. O kadınla bu yatakta mı yatmıştı gerçekten? Gözlerim çarşafa kayarken umarım değiştirmişlerdir diye umdum. Yoksa şuraya kusmam kaçınılmaz olurdu. İğrenmişlikle yüzümü buruşturdum ve yerimde kıpırdandım.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin