64. BÖLÜM

131K 5.7K 2.1K
                                    

Geldik en hızlı bölüme 😎 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Hepinize teker teker keyifli okumalar diliyorum.

Bölümü bu şarkıyla okuyun lütfen.

Bir çakmak odunu tutuşturduğunda kasıp kavuran bir ateş sürüsü şaşkınlık timsali yılana dönüştü, tüm bedenimi baştan sona sarıp sarmalayarak dumura uğrattı.

Bir iddiaya girmiştim. Kaybedersem yapacağımı da söylemiştim ama bu çok uç bir istekti. Dansöz kıyafeti giyip Arslan'ın karşısına çıkmak benim bile sınırlarımı zorlayabilecek bir hareketti. Bunu yapamazdım. Nasıl yapacaktım ki? Yutkunup titreyen gözbebeklerimi Arslan'ın yüzüne çıkardım.

"Başka bir şey iste," dedim sesimin kararlı çıkmasını umut ederek. "Bunu yapmam."

Arslan'ın yüzü ciddiydi ama gözlerinde gezinen ışıklar içten içe bu durumdan ne kadar memnun olduğunu haykırıyordu. "Bir kadın sözünde durmalı Rüya. Hele ki bir Tunalı ise."

"O zaman hemen şu an, bu gece için Tunalı soyadını bir kenara atıp yeniden Sözeri halime bürünüyorum," dedim dudaklarımı büzerek. Bunu gerçekten yapamazdım.

Çarpık bir gülüşü dudaklarına oturttu. "Yemezler güzelim. Hemen şimdi odaya gidiyorsun. Yarım saat sonra geleceğim. Halletmem gereken bir iş var ve sen de o süre boyunca hazırlanırsın."

Sinirle dişlerimi sıktım. Arslan bu halimi gördüğünde gülmesini genişletti ve arkasını dönerek gitmememiz gerekenin ters yönünde ilerledi.

"Arslan ya! Gel şuraya."

Sitemli sözlerimi umursamadan koridorda gözden kaybolduğunda hırsla yerimde tepinmemek için kendimi zor tuttum. Bu dansöz kıyafetini giymek nereden çıkmıştı anlamıyordum. Acaba Roma'da aldığım dans kursundan haberi mi vardı? Sonuçta tango yaptığımı öğrenmişti, oryantal dersi aldığımı da öğrenmek çok zor olmasa gerekti. İkisinin de derslerini can sıkıntısı yüzünden aynı dönemde almıştım.

Hızla arkamı döndüğümde siyah saçlı, güzel bir Arap kadınıyla burun buruna geldim. Gülümseyerek Arslan'ın gittiği koridora bakıyordu. Kaşlarım çatılırken "Yok herhalde," diye düşünerek, "Birine mi baktınız?" diye sordum.

"Giden kişi abinizdi sanırım. Arslan'ı birkaç kez görmüştüm. Gerçekten çok karizmatik."

Bu yellozun onu nereden tanıdığını bilmiyordum ama beni kardeşi kefesine koyması ve hakkında konuşması antipatimi kazandırtmıştı kendine.

"Ben onun," diyecekken kadın transa girmiş gibi hâlâ koridora bakıyordu. Sözümü kesti.

"10 yıl önce gelmiştim Türkiye'ye. Bir barda karşılaşmıştık. Devamı ise çok lüks bir otelde devam etmişti. Çok sertti, vahşiydi ve bir erkeğin olabileceği en güzel haliyle karşımdaydı." Hüzünle iç çekti. "Ama sonra dönmek zorunda kaldım ve onu bir daha hiç göremedim." Başını eğdi ve bana baktı.

"Ah, kusura bakma lütfen. Abinin bu yönünden bahsetmem hiç hoş olmadı sanırım."

Öfke sarmaşıklar halinde her yana yayılmaya başladığında çenemi dikleştirdim ve en sert ifademle kadına baktım. Mide bulantımı ona belli etmemeye çalışarak, "Yanılıyorsun canım. Kardeşi değil karısıyım. Aynı zamanda iki çocuğun da annesiyim. Şimdi ben senin o iğrenç saçlarını yolmadan çekil önümden ve bir daha sakın kocamın adını ağzına alma. Onu gördüğün yerde yolunu çevir, aksi halde ben senin o çırpı bacaklarını çeviririm," dedim.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin