25. BÖLÜM ♣

197K 9.4K 1.9K
                                    

Etrafımızda duyduğum alkış sesleriyle hafifçe derin bir nefes alırken bunu karşımdaki adama yansıtmamak için ayrı bir çaba gösterdim. Vücudumda kopan kasırgalar daha fazla nefese ihtiyacım olduğunu haykırıyordu. Hala dizinde uzanırken nazikçe kaldırdı ve elimi tutup küçük bir buse bıraktı. Etrafa göstermelik olduğunu bildiğim bu hareketin yine de beni heyecanlandırmasını önleyememiştim. Kibar ve sevecen bir adam olan Arslan Tunalı çok güzel görünüyordu. Ah birde aşıkmış gibi dururken. Sahteydi ama büyüleyici etkisi vardı. Acaba bir gün gerçeğini görebilir miydim? Soru zihnimde aniden belirdiğinde yüzümü ekşitmemek için zor durdum. Pistten masaya dönecekken Burcu ciddiyetle yanımıza geldi. "İçeriye alınmayan magazinciler dışarıda sizi bekliyor. Hamilelik olayını onlara da açıklamanız gerekiyor."

Arslan başını sallayarak onayladığını belirtti ve çıkışa doğru ilerledi. Haliyle elini tuttuğum için beni de. Gözlerim birbirine kenetli ellerimizden takıldığında bir gecede nasıl bu kadar çok temas ettiğimiz düşüncesini es geçemiyordum. Hayatıma aldığım herhangi bir erkekle bunları yaşamamıştım. Daha ötesini yaşadığım olmuştu ama hiçbirinin verdiği hissiyat bunun ötesine geçememişti. Geçebileceğinden de emin değildim. Arslan gözümde her zaman değişik şeylerin kaynağı olarak kalacaktı.

Bu gece yüzünden zihinsel olarak çok yorulmuştum. Sanki her şey birleşmiş, beni düşüncelere boğmak için kol sıvazlamıştı.

Kapının önüne geldiğimizde yüzüme bir gülümseme kondurarak dışarı çıktım. Kameraların flaşları anında yüzümüzde patlarken Arslan hemen içeriye dönmemiz gerektiğini belirterek soruları istedi.

"Arslan Bey, eşinizin hamile olduğu haberlerini aldık, bu doğru mu?"

"Evet arkadaşlar. Yakın zamanda ailemize bir bebek katılacak."

Bir başka muhabir sordu bu sefer. "Oğlunuz bugün neden yanınızda değil?"

"Çocukların uyku saatinin geçtiğini düşünüyorum. Bu yüzden oğlumuz bugün yanımızda değil," diyen Arslan'a sıcak bir gülümseme gönderdim. Oğlumuz demesi bazılarının şaşırmasına neden olurken benim kalbimin mutlulukla dolup taşmasını sağlamıştı. Magazincilerin birkaç sorusunu daha cevapladıktan sonra Arslan ile yavaşça içeriye geçtik.

O sırada yanımıza ela gözlü, yaşlı bir adam geldi. Yüzündeki küçük gülümseme hiç samimi ve sempatik gelmiyordu, aksine rahatsız edici duruyordu.

"İyi akşamlar Arslan Bey."

"Size de iyi akşamlar Veli Bey. Keyfiniz yerindedir umarım." Arslan'ın sesinde ufak bir gariplik mi seziyordum?

Adam büyükçe bir kahkaha attığında sersen dolayı birkaç kişinin bakışları bize dönmüştü. "Senin kadar olmasa da gayet yerinde. Tebrik ederim, yeniden baba oluyormuşsun."

"Teşekkürler," diyen Arslan aceleci davranıyor, bir an önce gitmek istediğini belli ediyordu. Adamın bakışları da bunu bildiğini gösterir gibiydi.

"Bu alışveriş merkezini de mükemmel bir şekilde yapacağını düşünüyorum. Sonuçta Akif ile o kadar sürtüşmeden sonra ortaya güzel bir şeyden fazlasını koyman gerekiyor. Yoksa bizim camiada konacağın konumu düşünmek bile istemiyorum."

Kaşlarımı kaldırıp adama şaşkınca bakmamak için kendimi zor tutuyordum. "Bizim camia dediğiniz şeyi ben yönetiyorum zaten. Oradaki konumumu da dostumdan çok düşmanım biliyor." Gözleri tekinsiz bir ışıkla parladı. "Yanılıyor muyum yoksa?"

"Umarım o konumun bir gün değişir, evlat."

Yaşlı adamın bu dediğinden sonra kaşlarım çatıldı. Dışarıdan bakıldığında iyi dileklerde bulunduğunu sanardı birisi. Arslan'a döndüğümde alayla güldüğünü gördüm. Elimi saran elini çekmeden adamın kulağına eğildi ve buz gibi bir sesle "Sizin gibi akbabaların umutları bana sökmüyor Veli Bey," dedi. "Bir gün sülüklerin arkasına sığınmaktan vazgeçerseniz eğer sizinle tekrar karşılaşmak isterim. Şimdi," dedi son harfi uzatarak. "Size iyi akşamlar dilerim."

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin