32. Bölüm ♣

158K 7.7K 1.2K
                                    

Dün geceden sonra Arslan şirkete giderken bende akşam yemeğine davet ettiğim Banu için yemek yapmış, tüm gün Uras ile vakit geçirmiştim. Şimdi ise Banu ve Uras içeride oturuyor, bense sofradaki eksiklere göz gezdiriyordum. Nihayet bir eksik olmadığına kanaat getirince Banu'nun yanına oturdum ve anında "Arslan ne zaman gelir?" sorusuna maruz kaldım ama ben cevap veremeden Banu telefonu çaldığı için ayağa kalktı.

O sırada koridordan gelen seslerle Arslan'ın gelmiş olduğunu tahmin edip ayağa kalktım. Arslan içeriye girince bakışları birkaç saniye bizim üzerimizde dolandı, ardından şaşkınca Banu'ya ve birde arkasına baktı.

O anda içeriye giren kumral saçlı, mavi gözlü ve Arslan ile aynı boylarda olan adam irileşmiş gözleriyle Banu'yu izliyordu.

Banu telefonunu kapatıp koltuktaki çantasını aldı. Bana bakarak "Ben gidiyorum," deyince ne olduğunu anlamamıştım. Ne oluyor dememe kalmadan Uras yerinden kalkıp Banu'nun önüne geçti.

"Banu otur," diyen Urasla yüzü acıyla buruştu.

"Uras," dedi yalvarırcasına Banu. Onu neyin böyle yıktığını anlamıyordum.

"Lütfen," diye ısrar eden Uras'a bakıp yavaşça iç çekti. Uras bu sefer sarı saçlı adama ilerleyince ona baktım. Gözlerinde büyük bir acı can bulmuş, özlemle Banu'ya bakıyordu. Bu manzarayla adamın kim olduğunu anlarken yavaşça derin bir nefes aldım.

Bu Yektaydı.

Banu'yu aldatan adamdı ve sanırım Arslan'ın bahsettiği Yekta ile aynı kişiydi.

Arslan da şaşkınlığını gizleyemezken "Yekta Amerika'dan yeni geldi. Sizinle tanıştıracaktım ama Banu'nun burada olduğundan haberim yoktu. Hatta Banu'nun senin arkadaşın olduğundan bile haberim yoktu," deyince başımı salladım.

"Benimde Yekta'nın senin arkadaşın olduğundan haberim yoktu."

Bu geceki tesadüf kimse için hoş olmamıştı ve bunun ilerleyen dakikalarda da süreceği ortadaydı.

"Banu özür dilerim. Haberim yoktu gerçekten," derken üzüntüm tüm sesime yansımış, acı çeken arkadaşımın bakışları bana dönmüştü.

"İtiraf etmem gerekirse Rüya'nın arkadaşı olan Banu'nun bizim Banu olduğundan benim de haberim yoktu. Büyük şaşkınlık oldu." diyen Arslan'a çevirdi bakışlarını Banu.

"Sorun değil," derken sesi oldukça kırgın çıkmıştı ama bunun bize değil, karşısındaki adama olduğunu hepimiz biliyorduk.

Gecenin geri kalan zamanında burada durmanın Banu için bir işkence olduğunu anlayınca onunla mutfağa geçtim. Kapıyı kapattığım gibi ellerini tezgaha yaslayıp derin bir nefes alan kadınla yanına gidip elimi koluna koydum. Saçma sapan teselli sözcükleri onu iyileştirmezdi. O yüzden "Ben yanındayım, istediğin kadar ağla," dedim.

"Ben ağlamak istemiyorum Rüya. O yokken iyiydim, unutmuş gibiydim ama şimdi geldi. Gözümün önünde. Bu adamın her şeyi acı veriyor bana. Birde özlemle bakmıyor mu? Deliriyorum."

"Eve götüreyim mi seni?"

Teklifimle başını iki yana salladı. "Barış'ı ararım, o gelir. Sen zahmet etme."

Kaşlarım çatılırken bu fikirden hoşlanmamıştım. Yekta'yı unutmak için Barış'a sığınması doğru olmazdı. "Niye Barış'ı çağırıyorsun Banu?"

Telefon ekranında dolanan parmakları kaskatı kesilirken başını kaldırdı. "Bilmiyorum," diye itiraf edip derin bir nefes aldı. "Ne zaman Yekta aklıma gelse Barış yanımdaydı, konuyu bilmese bile destek oldu, iyi olmamı sağladı."

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin