30. BÖLÜM ♣

188K 8.3K 1.4K
                                    

İşten erken çıktığım için Uras'a sürpriz yapma amacıyla pasta almıştım. Kapıda çalışan yardımcıya pastayı verirken Arslan'ın da evde olduğunu öğrenmiştim. Salona gidip hallerine bir göz attığımda birlikte resim yaptıklarını gördüm. İkisi de o kadar kendilerini kaptırmışlardı ki benim geldiğimin farkına varamamışlardı.

Kapı pervazına omzumu yaslayıp ikisini izlerken yüzümde büyük bir gülümseme oluştu. Arslan'ın eve adım attığı an bambaşka birisi olduğunu bu kadar zaman boyunca gayet iyi anlamıştım ama yinede her defasında şaşırmama engel olamıyordum. Kaç farklı kişiyle tanıştığımı bilmiyordum.

"Baba bu sensin, diğeri annem, ben ve kardeşim," diyerek elindeki kağıdı babasına uzatan Uras ile salona bir adım attım. Aklıma gelen fikir coşkuyla içimi doldurduğunda "Ben geldim," dedim. Masanın başına gidip Uras'ın yanaklarını öptüm, "Bebeğim nasılsın?" diye sordum.

"İyiyim anne. Babamın öpücüğü nerede? Sen beni öpmeyince yanağım üşüyor, babamın da üşümesin. Onu da öp."

Uras'ın büyümüş de küçülmüş hallerinin hoşuma gitmediği nadir anların birindeydik. Boncuk boncuk bakan gözleri onu kırmamam için sessiz bir yakarış içerisindeyken yanağımı kaşıyıp Arslan'a ilerledim. Hiçbir şeyle meşgul olmadan beni izlemesi elimi ayağıma doluyordu.

Elimi sandalyesinin gerisine koyup yanağına eğildim ve kokusunu davet etmek istemeyerek nefesimi tuttum. Tenine hızlıca koyduğum buse dudaklarımın ısınmasına, daha da ileri giderek alev alacak kadar tutuşmasına neden oldu. "Sana da merhaba," diye mırıldandım geri çekilirken.

"Kim benimle bebek için isim aramak ister?" derken kollarımı Uras'a doladım. Yanağıma ufak bir öpücük bırakıp "Ben," dedikten sonra babasına döndü.

Arslan ikimizin soru dolu bakışlarıyla hafifçe gülerken bir elini saçlarının arasından geçirdi. "Tamam," dedikten sonra yanda duran defteri kucağına koydu, bize döndü.

"Evet, sizi dinliyorum Rüya Hanım."

Arslan'ın yüzündeki tebessümün bir benzeri bende de oluşurken kendimi seneler sonra park gören bir çocuk kadar mutlu, onun kadar heyecanlı hissediyordum. Ben, çocuğum için isim arayacaktım. Bu öyle güzel bir şeydi ki hissettiklerimin tarifi olamazdı. Hevesle "Bennu?" diye sormamla Arslan kağıda ismi yazdı. Altına bir şey daha yazdığında "Ne yazdın?" dememle "Hüma," dedi.

Bu sefer Uras'a döndüğünde Uras heyecanla "Mert," dedi. Hızla "Olmaz," diye çıkıştım. İkisi de bu ani yükselmeme şaşırırken gözlerimi kırpıştırıp gülümsemeye çalıştım. "Yani şey..." derin bir nefes alarak kelimeleri toparlamaya çalıştım. "Uras senin kız kardeşin olacak. Mert erkek ismi. O yüzden olmaz canım."

Arslan şüpheyle gözlerini kısarken hafifçe yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Eski sevgilimin adını, ki bu bana ihanet eden birisiydi, çocuğuma koyacak değildim.

Arslan'ın koyu bakışları üzerimde yakıcı bir his bırakırken Uras "Derin," dedi.

"Evet, yaz bunu da," diyerek konuyu dağıtmaya çalıştığımda Arslan başını iki yana salladı, daha sonra kağıda ismi yazdı.

Geçen bir saat sonrasında birçok isim bulmuşken oldukça kararsız kalmıştık. Ben esnemeye başlarken Uras çoktan uykuya dalmıştı kucağımda. Arslan ise telefonunda bir şeylerle ilgileniyor, bakışlarını ekrandan çekmiyordu bir türlü. Bu kadar dikkatli ne yaptığını bilmemek merakımı körüklüyordu.

"Arslan Uras'ı yatıralım," dedim yaptığı her neyse öğrenemediğimden bitirsin diye.

Arslan cevap vermeden Uras'ı kucağına alıp merdivenlere yöneldiğinde bende onları takip ettim. Uras'ın odasına girip onu yatağına yatırdıktan sonra yanağına bir öpücük bırakıp "İyi geceler oğlum," diye fısıldadım. Yanağından elimi çekerken yanımda duran Arslan kahverengi gözlerine öfke tozları serpiştirmiş bir halde bana bakıyordu. Bu haline bir anlam vermesem de tek laf etmeden odadan çıkıp kendi odama ilerledim. Kapıyı kapatmamla kapı tekrar açılırken Arslan bana doğru bir adım atmış, bense reflekssel olarak bir adım geriye gitmiştim. O bana bir adım daha attı, ben geriye kaçtım. Bu döngü sırtım duvara değene kadar devam etmişti.

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin