13. BÖLÜM ♣

207K 10.3K 1K
                                    

           

Duyduklarımı hazmetmek için bir süre orada bekledikten sonra artık içeriye geçmem gerektiğini biliyordum.  Salona yöneldiğim sırada kapının çalmasıyla kapıyı açmaya gittim. Karşımda gördüğüm kişiyle şaşkınlık sınırım tavan yapmıştı.  "Arslan?" 

Arslan gözlerini üzerimde dolandırırken bundan rahatsız olmuşçasına yerimde kıpırdandım. Gözü göğüs dekoltemde fazla oyalandığından tekrar gözlerime bakması uzun sürmüştü. 

"Rüya?"  Sesi ilahi bir tonla zihnimin duvarlarına çarptı.

Gözleri gözlerimden ayrılmamak için ekstra bir çaba harcıyor gibi duruyordu. Onun bu çabasına ayak uydurmam için direten hisse engel olmak isteyerek "Neden geldin?" diye sordum şaşkın bir sesle. 

"Uras gönderdi. Sana bir kağıt hazırlamış ve bunu hemen sana vermezsem benimle bir daha konuşmayacağını söyledi." Başını iki yana salladı ve dişlerini gösterecek bir şekilde güldü. Bu halinden gözlerimi kaçırmak sağlığım açısından iyi olabilirdi. Eline baktığımda bahsettiği kağıdı göremememle kaşlarımı çattım. 

"Kağıt nerede?"

Arslan eline baktıktan sonra yüzünü buruşturup arkasına döndü. "Arabada bıraktım."

Onun bu dalgın haline kıkırdayarak peşinden ilerledim. Ayağımdaki topuklular ile yürümek zor olsa da üstün bir gayret ile bunun üstesinden gelmiştim. Alnımın akıyla arabaya ulaştım derken bileğimin burkulmasıyla öne doğru savruldum. Ağzımdan kaçan küçük çığlık ile Arslan ani bir hızla belimden tutup düşmemi engelledi. Ellerim koluna tutundu. Arslan'ın buz mavisi gömleğiyle bakışırken adrenalin yüzünden sıklaşan nefesimi düzene sokmak adına kısa bir süre bekledim ve ona bakmak için yavaşça başımı kaldırdım.

Arslan'ın kahverengi gözleri görüş açıma girince yutkunmadan edemedim. Gözlerine bu kadar yakından baktığımda nasıl hissettiğimi anlamıştım. Her seferinde aynı şey oluyordu. Ne zaman bu kahvelerle buluşsa mavilerim kendimi okyanusun en dibine aniden ve hızla çekilmiş gibi hissediyordum. Beklenmedik bu olay yüzünden vurgun olayı başıma geliyor, büyük bir darbe almışçasına nefesim kesiliyordu. Gözlerimizi ayırdığımda ise okyanusun en dibinden yeniden yüzeye çıkmış gibi nefessiz kalıyor, basınç değişiminden kulaklarım uğulduyordu. Uzun saniyeler boyunca kendime gelmek için çabalıyordum ve bedenimdeki uyuşmanın geçmesi için beklemek zorunda kalıyordum.

Bedeninin sıcaklığını üzerimdeki kıyafetten bile hissederken gözlerimi kırpıştırdım. Kalbim güm güm atıyordu ve sesi kulağımda yankılanıyordu. Acaba o da bu sesi duyuyor muydu yoksa sadece benim duyduğum bir yanılsama mıydı bu? Yoğun bakışları gözlerimi delip geçerken birden dudaklarıma indi. Dudaklarımda karıncalanma başlarken sadece sık sık nefes alıyor ve gözlerimi ondan ayıramıyordum, geriye çekilemiyordum. Ah, birde midem kasılıyordu ve bulanacak gibi oluyordu! O da aynı kalbim gibi atıyordu.

Bakışlarının etkisinden mi bilmiyordum ama dudaklarım gıdıklanıyordu. Hiçbir şey yapmadan beklemek istedim ama o gıdıklanma ihtiyacı o kadar fazlaydı ki hafifçe dişlerimi sürttüm. Arslan'ın belimdeki eli ve onu takip eden kolu kasılırken beni daha sıkı tutmaya başladı.

Bu yoğunluktan ve yakınlıktan hemen kurtulmak istediğim için koluna baskı yaparak çekilmesini ima ettim. Arslan bunu anlayıp gözlerini dudaklarımdan çekti ve dengemi sağladığımdan emin olarak ayrıldı.

"Ayağım kaydı, pardon."

Gözlerinde gördüğüm parıltılar giderek artarken titredim ve onun anlamaması için hızla konuştum. "Alayım kağıdı."

O BENİM (+18 TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin