//BÖLÜM 148//

2K 142 56
                                    

//Defne'den//

Duyduğum soruyla beraber ağzımdan kaçan kuru öksürük yüzünden su içmek zorunda kalmıştım. Elbette utanmıştım herkesin içinde bu konunun açılmasından. Ömer yanımda gülümserken dudaklarımı ısırdım.

"Şey, z-zaten üç tane çocuğumuz var. Yani yeterli bizim için." dedim en sonunda zar zor bir şekilde. Dedem ve Songül hanımın eşiyle oğlu da bu ortamdayken konuşmak istediğim bir konu değildi. Elbette o da bunu fark etti.

"Utanmayasın kızım, bizde kadının hamile olması çok büyük haberdir. Bunun için sordum, hem sen neden üç yeterli dersin? Maşallah kocan çocuklarınızla pek ilgilenir."

Gözlerimi Ömer'e çevirdim. Gülümseyerek bakıyordu yüzüme. Tabii ona da gün doğdu böylelikle.

"Belki ileride." diye geçiştirdim Songül hanımı. Daha fazla bu konu hakkında konuşmaya devam edersek yanaklarım elma gibi olacaktı. Gözlerimi ondan çekip oğlu olduğunu öğrendiğim adama baktım. Yüzünde ufak bir nefret ve üzüntü sezdim sanki. Üstelik ona bakmamla gözlerimiz kesişmişti bu demek oluyor ki o da beni izliyordu. Kaşlarımı çatıp başımı çevirdim. Anlaşılan Ömer'in sinirlenmesinin sebebi onun bakışlarıydı.

"Bir çocuğumuz daha olması konusunda ısrarcıyım ama Defne pek yanaşmıyor ne yazık ki."

Ömer benim elimi sıkıca tutarken yüzünden kendinden emin bir ifade vardı. Gözleri Altay'ın üzerindeyken kelimeleri üstüne basa basa söylemesiyle anladım onun bakışlarını fark ettiğini. Alt dudağımı ısırıp koluna dokundum.

"Oğlum, sen gayet güzel bir baba olmuşsun. Ben anlamadım bu torun hanım neyi beğenmiyor?" Dedemin sözleriyle beraber Ömer gözlerini Altay'dan ayırıp ona dikti. Az önceki yüz ifadesi kaybolmuştu. 

"Haklısın dedecim torunun biraz huysuzluk yapıyor." Kimseye belli etmeden dirseğimi karnına geçirdim. Şuan ciddi ciddi çocuk konusunu açmıştı ve böyle giderse istediği olacaktı.

"Dede ben huysuzluk yapmıyorum ki, zaten üç tane çocuğumuz var. Fazlasına gerek yok diye düşünüyorum."

"Elbette bu karar size ait torun hanım. Ama bilesin ki Ömer oğlum çocuk iyi bir aile babası. Kırma onu."

Dedem sözlerini bitirdiği sırada komakta görevli olan kadının gelmesiyle beraber gözler ona döndü. "Ağam, tarladaki işçiler sizi görmek istemişler. Çavuş haber gönderdi, eğer müsaitse uğrayabilir mi diye."

"Arabayı hazırlasınlar Hatice. Ben geliyorum." Dedemin kalkmasıyla beraber Almira da ayaklandı ve koşarak omun yanına gitti.

"Dede, bende geleyim mi?" Almiranın elini tuttu dedem.

"Gel tabii torunum, sensiz olur mu?" Sözlerini bitirip bize baktı gülümseyerek.

"Torunumla biraz gezeriz sonrasında. Merak etmeyin." Onlar konaktan ayrılırken çok geçmeden Songül hanımın eşi ve Altay da gittiler. Babaannem ise Songül hanımla beraber konağa girmişti. Ömer'le baş başa kaldığımızda başımı onun göğsüne yasladım. Eli saçlarımda gezerken belime sardı kolunu.

"Eğer biraz daha bu çocuk konusu üzerinde durulsaydı şuanda çoktan çalışmalara başlamıştık biliyorsun öyle değil mi?"

Göğsüne vurdum. "Pislik yapma, zaten utancımdan yerin dibine girdim." Güldüğünü duydum.

"Güzelim, bu bir işaret farkındasın öyle değil mi? Baksana çocuk konusu sürekli karşımıza çıkıyor."

"Ömer ya." Ayağa kalktım ve içeriye doğru yürümeye başladım. O da hemen peşimden geliyordu. Birlikte yatak odasına girdiğimizde beni kucaklayıp yatağa oturdu. Sırtını başlığa dayarken alnını alnıma yasladı. Gözlerimi kapatıp sakallarını okşadım. Şimdi hiçbir şey hakkında konuşmak istemiyordum işte. Sadece onun kokusunun tadını çıkarmaktı dileğim.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now