//BÖLÜM 170//

1.1K 90 14
                                    

//Defne'den//

Sakindim, bütün bu olanlara rağmen kendimden beklemediğim kadar büyük bir sakinlik gösteriyordum yaşadıklarıma. Daha yeni bebeğimi kaybettiğimi öğrenmiştim. Bir daha anne olamayacağımı öğrenmiştim. Bu iki haber hayatıma bir karabasan gibi çökecekti bunun farkındaydım.

Aslında fazlasıyla acı çekiyordum, içim bu zamana kadar hiç hissetmediğim kadar büyük bir acıyla kavruluyordu. Kendimi dünyaya tamamen kapatıp uzun süre ağlamak istiyordu bir yanım. Ama beni hayata bağlayan, yaşamaya devam etmeme sebep olan bir ailem vardı. Onların varlığı beni güçlü kılıyordu. Bu sakinliğim, sessizliğimin sebebi de onlardı. Ben onlar olmadan katlanamazdım bu olanlara.

Bakışlarım üzerimde yatan Ömere kaydığında buruk bir gülümseme oluştu dudaklarımda. Her şeye rağmen yanımdaydı, beni tekrar tekrar aşık ediyordu kendisine. Onun güzel kalbinin, yüreğinin büyüklüğü bu acıma merhem oluyordu. Üstelik en az benim kadar acı çekiyordu o da, bunun farkındaydım. Bana belli etmemeye çalışsa da gözlerinde gördüğüm o yıkımı asla unutamıyordum. Hayatı boyunca aldığı en kötü haberi almıştı. Üstelik bir çocuğumuz olması konusunda bu kadar hevesliyken.

Aslında acısını hafifletmek istiyordum ama onu teselli edecek hiçbir şey söyleyemiyordum. Bir daha asla bebeğimiz olmayacaktı, ona bir daha babalık duygusunu yaşatamayacaktım. Bu durum çok yakıyordu canımı. Üstelik zihnim saçma sapan düşüncelerle dolmuştu daha şimdiden. Bu düşüncelerin başında ise Ömerin benden soğuması durumu vardı. Korkuyordum, sevdiğim adamın benden uzaklaşmasından çok korkuyordum.

Her ne kadar Ömerin benden asla soğumayacağını, beni asla bırakmayacağını bilsem de tam olarak rahat edemiyordum bir türlü. Bir yanıma yerleşmiş olan o korku yapışmıştı oraya, gitmiyordu.

Elimi Ömerin sırtında dolaştırırken oradan saçlarına doğru çıkardım. Onsuz kalmak düşüncesi bile çok korkunçtu. O benim tek sığınağımdı. Ayakta kalma sebebimdi. Parmaklarım saçlarının arasında gezerek onları avuçlarken bir öpücük bıraktım oraya.

Ben onunla uğraşmaya devam ederken derin bir nefes aldığını hissettim. Sıcacık nefesi boynuma vurmuştu. Uyanıyordu anlaşılan. İlk olarak boynumdan öptü, kokumu içine çeke çeke öpmüştü tenimi. Hoşuma gitti bu öpücüğü. Dudaklarımda kocaman bir gülümseme oluşurken sırtında dolaştırdım bir elimi.

Ömer boynuma bıraktığı birkaç öpücüğün ardından başını kaldırarak yüzüme baktı. Gülümsüyordu, bir eli yanağımı avuçlarken alnıma bastırdı dudaklarını. "Nasılsın?"

"Daha iyiyim." Aslında iyi değildim, hiç iyi değildim. Bunu biliyordu, anlıyordu gözlerimden ama üstüme gelmedi.

"Seni yıkamamı ister misin? Hastane kokusundan kurtul."

"Çok güzel olur Ömer."

Beni kucağına aldığında başımı göğsüne yaslayarak kendimi tamamen ona bıraktım. Biliyordum beni sakinleştirecek kişinin o olduğunu. O beni benden daha çok düşünürdü. İşte bu sebepten dolayı tamamen ona teslim olmuştum.

Beraber banyoya girdiğimizde beni yere indirerek ellerini geceliğimin eteklerine attı. Onu üzerimden çıkardığında gözlerine baktım. Bana şefkat dolu bir şekilde bakıyordu. Bakışlarında ne bir tutku ne de arzu vardı. Şefkat ve sevgiyle bakıyordu.

Geceliği öylece yere bıraktığında dudaklarını alnıma bastırarak geri çekildi ve suyu hazırladı. Jakuzinin suyu dolarken içine en sevdiğim losyondan da dökmüştü. Tek kelime etmiyordum, sadece onu izliyordum. Yeniden yanıma geldiğinde üzerindeki tişörtten kurtuldu ilk olarak. Ona birkaç adım daha yaklaştım ve ellerimi çıplak göğsüne koydum, gözleri üzerimdeydi biliyordum ama ben bakmadım ona. Bakışlarım göğsündeki dövmede sabitlenmişti.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now