//BÖLÜM 91//

4.3K 199 55
                                    

//Defne'den//

Gözlerimi yeni bir güne açtığımda Ömer'in kokusu burnuma dolmuştu. Gülümseyerek gerindim ve onun göğsünden kafamı kaldırdım. Etraf oldukça sessiz olduğundan denizin sesi kulaklarıma kadar ulaşıyor, şüphesiz eşsiz bir huzur veriyordu bana.

Yavaşça yataktan çıkıp üzerimi giyindim ve terasa doğru ilerledim. Sürgülü kapıyı açıp dışarı çıktıktan sonra demirliklere ellerimi koyup derin bir nefes aldım. Gözlerimi etrafta gezdirdikten sonra yüzüme gelen rüzgarın tatlı esintisiyle burnuma çalınan kokuyu içime çektim. Burası gerçekten hayallerin ötesinde bir yerdi.

Belime sarılan kollarla birlikte arkamdaki sert sırta yaslandım ve kollarının üzerine bıraktım kollarımı. "Cennet niteliğinde bir yer burası Ömer, iyi ki geldik." dediğimde dudaklarını boynumda hissettim.

"Küçüklüğümde bana hapishane gibi gelen yer şimdi cennetin bir parçası kadar değerlendi gözümde. Her şey seninle güzel defne." Ona iyice yaslandım ve gözlerimi kapatıp kendimi o huzura doğru bıraktım. Ömer'in sıcak nefesini tenimde hissediyordum.

Bir süre öylece kaldık. Ardından yavaşça ona doğru döndüm ve sakallarını sevdim. "Aşkım kahvaltı hazırlamam lazım. Bizim canavarlar birazdan uyanır." Avuç içimi koklayıp öptükten sonra alnıma değdirdi dudaklarını.

"Tamam güzelim gel beraber inelim." dediğinde elimden tuttu ve beraber aşağı doğru inmeye başladık. Mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere geldiğimizde bir kez daha hayran oldum yalıya. Burası mükemmel bir şekilde dekore edilmiş, asil bir mutfaktı.

Beyaz dolapların altın rengi işlemeleri vardı çoğu yerinde. Ortada büyük bir masa ve sandalyeler. Büyük bir cam kapı yalının iç tarafındaki bahçeye açılıyordu. Ömer'den ayrılıp mutfağın iç tarafına doğru ilerledim. Elimi tezgahın üzerinde gezdirdim.

"Burası çok güzelmiş." dediğimde Ömer yan tarafta bulunan koltuğa oturdu ve bana bakmaya başladı.

"Okula başlamadan önce annemi her sabah bu koltuğa oturup seyrederdim defne, öylesine zevk alırdım ki bundan onu kaybettikten sonra bir daha asla girmedim bu mutfağa. Ondan sonra gelen kadına da anne desem de onu bu mutfakta her gördüğümde hep kendi annemi hayal ederdim." Yavaşça yanına yaklaştım ve önünde diz çöktüm. Elini avuçlarımın arasına alıp öptüm.

"Peki o kadın sana nasıl davranıyordu?" Ömer gözlerini yeniden içeriye doğru çevirdi.

"Aslına bakarsan çok iyiydi hareketleri. Fikret onu kurtardığı zamanlar öleceğini düşünüp kahrolacak kadar çok sevdirmişti bana kendini. Kendi çocuğu olmadığı için beni öz oğlu gibi severdi. Her ne kadar annem dolaylı yoldan onun yüzünden ayrılmış olsada benden hiçbir kusru olmadı bana karşı." Gözlerini yeniden bana diktikten sonra alnıma bir öpücük bıraktı. "Neyse güzelim hadi bak kocan çok acıktı." dediğinde gülümsedim ve dudaklarından öptüm.

"Tamam aşkım." Doğrulup yeniden tezgaha yaklaştım ve kenarda duran dolabı açtım. İçi tam takır doluydu. Gerekli olan malzemeleri aldıktan sonra dolaplara bakıp bir tava bulmaya çalıştım. Aral da Umutta sabah omlet yemeyi sevdiklerinden çoğu zaman kahvaltı masasında olurdu. Bu arada telefonumu çıkardım ve telefonumdan bir tane müzik açtım. Bir iş yaparken müzik dinlemek en sevdiğim huyumdu. Çalan müziğin melodisine mırıldanarak eşlik ederken söze girmesiyle bende başladım söylemeye.

Şarkıya eşlik ederken her şeyi hallettim neredeyse. Masayı kurmak için arkamı döndüğüm sırada Ömer kollarını belime sardı. Ne zaman arkama geldiğini bilmiyorum fark etmemiştim. Burnunu boynuma doğru sürttükten sonra derin bir nefes çekti içine doğru.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now