//BÖLÜM 169//

1.1K 100 9
                                    

//Yazar'dan//

Defne muayene odasındayken Ömer kapının önünde bir sağa bir sola gidiyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kafayı yemek üzereydi artık. Defneyi kaybetmekten korkuyordu, aklına gelen türlü senaryolara kulak tıkasa da bir tarafına çoktan yerleşmişti o kötü düşünceler. Sakin kalmasına bir türlü izin vermiyor, Ömerin gözlerinin önüne canını yakan görüntüler getiriyordu.

Doktorun odadan çıkmasıyla beraber kafasındaki düşünceleri dağıtarak onun yanına geldi ömer. "Defne nasıl? İyi değil mi?" Doktor derin bir nefes alarak Ömer'e bakmaya başladı. Yüzündeki üzüntü Ömerin iyice korkmasına sebep oldu. "Karım nasıl doktor? Konuşsana!"

"Ömer bey, defne hanım hastaneye geldiğinde kanaması çok fazlaydı. Üzgünüm, bebek için çok geçti artık. Kurtaramadık." Ömer duyduğu şeyle büyük bir şok yaşadı. Anlamak istercesine kaşlarını kaldırırken tereddütle sordu.

"Bebek derken?" Doktor Ömerin şaşkın yüzüne baktı anlamsızca.

"Sizin haberiniz yok muydu? Defne hanım hamileydi Ömer bey." Doktor biraz bekledikten sonra konuşmaya devam etti. "Bebek defne hanımın karnında zehirlenmiş, hastaneye geldiğinizde yaşamıyordu zaten. Üzgünüm Ömer bey, onu kaybettik."

Ömer birkaç adım geri çekildi. Duyduğu şeyleri sindirmek o kadar kolay değildi. Dolan gözlerini doktordan çektiğinde eliyle yüzünü ovaladı. Bir anda aldığı iki haber dengesini bozmuştu. Arkasını dönerek birkaç adım attı, ardından geri döndü. "Defne." dedi aklına karısının düşmesiyle. "Karım nasıl?"

"Sizinle asıl konuşmak istediğim konu buydu Ömer bey, bebek defne hanımın karnında hala ve eğer onu almazsak defne hanımı zehirleyecek." Doktor başını eğerek konuşmasını sürdürdü. "Defne hanımı da kaybedebiliriz bu durumda."

"Karımı görmek istiyorum, onunla konuşacağım."

"Elbette Ömer bey, yalnız bebeği almak konusunda acele etmemiz gerekiyor. Bebek defne hanım için büyük bir tehlike." Ömer derin bir nefes aldı. Söylemeye gücü yoktu ama başka çaresi de yoktu.

"Siz her şeyi hazırlayın, Defneye zarar gelmemesi için elinizden geleni yapmanızı istiyorum."

"Peki Ömer bey." Doktor uzaklaştığında Ömer kapının önüne gelerek durdu. Defneyi o halde görmek istemiyordu ama karısına destek olmak için güçlü olmalıydı. Derin bir nefes alıp kapıyı açtı.

İçeri girdiğinde hastane yatağında göz yaşlarıyla uzanan Defneyi görmüştü. Anında doldu gözleri. "Defnem." Defne ömeri görünce hıçkırmaya başladı.

"Ömer, bebeğimiz gitti. Kaybettik onu." Ömer defnenin yanına gelerek elini tuttu ve yatağın kenarına oturdu.

"Şşh, Defnem. Ağlama güzelim."

"Ömer geç kaldık, çok geç kaldık. Kurtarmadık bebeğimizi." Ömer defnenin elini öptü.

"Özür dilerim, çok özür dilerim." Defne Ömerin yanağını sevdi.

"Senin suçun değildi, ben anlamalıydım Ömer. Fark etmeliydim bunu."

"Kendini bunun için suçlama Defne, böyle olacağını bilemezdik." Defne Ömerin elini biraz daha sıkı tuttu.

"Ama çok istiyorduk bir bebeğimiz olmasını."

"Yine olur Defnem, bak beraberiz. Sen iyisin. Yine olur. Yeter ki sen gitme benden." Defnenin göz yaşlarını sildi Ömer. Ardından alnına bir öpücük bırakmıştı.

"Ömer ben seni çok seviyorum, hiç bırakma beni olur mu?"

"Seni bırakabilir miyim ben Defne, bırakamam ki." Ömerin gözünden de bir damla yaş akmıştı. Defne sildi o yaşı. Sonrasında Ömerin dudağının kenarına bir öpücük kondurdu. Ardından Ömerin gözlerine bakarak konuşmuştu.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now