//BÖLÜM 35//

14K 454 67
                                    

//Ömer'den//

Evden çıkarken hala atamamıştım üzerimdeki sersemliği. Tadına hasret kaldığım dudakları birkaç dakika önce dudaklarımdaydı. Bunun verdiği mutluluk her şeye bedeldi.
İnanıyorum defne beni affedecek ve biz yine çok mutlu olacağız. Her şey çok güzel olacak. Arabaya binecek iken telefonum çaldı. Ekrandaki isim kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Sinirle açtım telefonu.
"Sen hangi yüzle arıyorsun beni?"

"Sana da merhaba Ömer. Çok teşekkür ederim iyim sen nasılsın?"

"Kes sesini. Sana beni bir daha arama demiştim."

"Neden? Aaa tabii karın kızar değil mi sana?" İğrenç bir kahkaha atmıştı ve bu benim daha da sinirlenmeme neden olmuştu.

"Seni ilgilendirmez."

"Hadi ama Ömer. En çok beni ilgilendirir."

"Yıllar sonra neden aradın sen?"

"Bilmem."

"Benimle oyun oynama sen kaybedersin."

"Bak çok tırstım şimdi."

"Yeter! Bir daha beni ararsan o gittiğin yerdeki bütün belalılarını başına sararım. Böyle bir şeyi istemezsin değil mi?"
Artık sinirlenme sırası ondaydı. Bir süre konuşmadı. Sonra telefonu kapattı. Aptal! Benimle uğraşabileceğini düşünüyordu. Buna nefesi yeter mi acaba?

//Defne'den//
Camdan dışarıya bakarken Ömer'in telefonla konuştuğunu gördüm. Hemde normal bir şekilde değil. İster istemez merak etmiştim kiminle konuştuğunu. Aman banane. Sonuçta beni ilgilendirmez.

Ömer arabaya binmeden önce son kez eve baktı. Beni pencere de görünce ister istemez gülümsedi. Ben ise duygusuzca bakıyordum ona. Bu yüzünü assa da bir tepki vermedi. Arabaya bindi ve bir süre sonra gözden kayboldu.

Aklım bulamaç halindeydi. Ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Onu çok seviyorum aslında ama çok korkuyorum bir yandan da. Zarar görmekten.

Aşağı indiğimde umut bahçe de salıncağındaydı. Bende onun yanına gittim. Bahçeye Ömer'in astırdığı bu hamağı çok seviyordum.

"Annecim?"

"Efendim anne."

"Acıktın mı? Acıktıysan bir şeyler hazırlayalım."

"Aç değilim."

Olumlu anlamda kafa salladım. Bu aralar pek bir düşünceliydi. Neden onu da bilmiyorum.

Birkaç saat umut hamakta sallanmış bende onun yanında oturmuştum.
Bir süre sonra Ömer geldi. Umut koşarak onun kucağına atladı. Ömer'e sıkı sıkı sarıldı.
Ayrıldıklarında umut Ömer'in eline yapıştı.

"Hadi ban gel hamağa binelim."

"Aslanım sen bin işte."

"Olmaz sende gel."
Ömer ile umut hamakta sallanırken bende onları seyrediyordum. İkisinin de yüzleri gülüyordu. Umut kısa bir süre sonra beni de yanına çağırdı. Artık hamakta üç kişiydik.
Umut Ömer'in elini tuttu ve benim elimin üstüne bıraktı. Kendi ellerini de en üste koydu.
Hava kararana kadar bu şekilde kalmıştık.

Sonunda hizmetçinin seslenmesiyle kalktık. Umut her ne kadar itiraz etse de tekrar bineceğimiz sözünü alınca kalktı.

Yemeğimizi yedikten sonra umutun yatma saati geldi. Ben onu yatırırken Ömer de odaya çıkmıştı.

Oğlumu uyuttuktan sonra odaya girdim. Ömer üzerini giyinmişti. Bende dolaptan geceliğimi alıp banyoya yöneldim.

Üzerimi giyindikten sonra banyonun kapısını açtım. Açmamla duvara yapıştırılmam ve aynı anda dudaklarımda bir baskı hissetmem bir olmuştu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan Ömer beni duvara yaslamış ve dudaklarıma yapışmıştı. Yetmedi mi bugün?

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now