//BÖLÜM 49//

9.6K 307 70
                                    

//Defne'den//

Arabadan indiğimde keskin bir rüzgar çarptı yüzüme. Mükemmel ve ılıktı. Sonunda gelmiştik.

Bir mezarlığın önünde durduk. İçeriye doğru ilerlediğimizde Ömer'in annesinin mezarını bulduk. Umut önden ilerlerken biz de arkadan geliyorduk. Sonunda umut mezarın önünde durdu.

Ömer de daha mezarın yanına gelmeden kaldı olduğu yerde. Dolu gözlerle oraya bakıyordu. Elini tuttum ve minik bir öpücük bıraktım.

"Ben yanındayım."

Bana döndü ve elimi sıkı sıkı tuttu. Bizde umutun yanına geldik. Ömer mezarın kenarına oturdu.

"Annem. Bulduğum gibi kaybettim seni yine. Doyamadan öpemeden. Çok özledim be anne. Ama kurtaramadım seni. İzin verdim o adamın sana zarar vermesine. Affet beni."

Kıyamam aşkım ya. Kendini suçluyor biliyorum bu fikrinden vazgeçirmek lazım.

Bir süre sonra mezardan ayrıldık. Ömer hala durgundu. Onu bu halde görmek benim de canımı acıtıyordu.

Yemek yemek için restorana gelmiştik. Dışında oyun parkı vardı ve şehirden uzakta güzel bir yerdi. Masaya oturduk ve siparişlerimizi verdik. Ömer hala konuşmuyordu.

Yemeklerimizi yedikten sonra umut izin isteyip oyun parkına gitti. Bende Ömer'e döndüm. Ellerini tuttum.

"Biliyorum kendini suçluyorsun ama bu senin suçun değildi sevgilim."

"Eğer ben bunu daha önce fark etseydim annemi kurtarabilirdim defne. Bunu bilmek canımı çok acıtıyor."

Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"O adam bunu engellemişti Ömer. Hem öyle olsa sana da zarar gelebilirdi buna annen de üzülmez miydi?"

"En azından o şuan yaşıyor olurdu."

"Ömerim bak canım annen de böyle olsun istemedi. Ama o da seni korumaya çalışıyordu. Şimdi anlıyorum acın fazla ama bizim için güçlü durmak zorundasın."

Yüzündeki elimi aldı ve dudaklarına götürüp öptü.

"Zaten sizden başka kimsem yok ki."

"Bizim de öyle. Senden başka kimsemiz yok."

Yemekten sonra otele geçtik. Umut gelir gelmez hemen uyumuştu. Ömer de onu yatağa yatırıp banyoya girdi. O çıkana kadar bende üzerimi değiştirdim.

Ömer çıktığında bende ayaklanmıştım. Yanına gittim ve sıkı sıkı sarıldım ona. Kollarını belime sardığında başımı omzuna yasladım.

"Sen sakın sıkma canını, senin suçun değildi bu."

"Eğer biraz araştırsaydım ortaya çıkacaktı defne. Ben bunu bile yapmadım."

"Çünkü bilmiyordun. Bilseydin hiç durur muydun?"

"Ben bu suçlulukla nasıl yaşayacağım?"

"Şşh. Ömerim, kömür gözlüm, sevdiğim. Bu suç senin değil, sizi ayıranların."

"Defne beni sakın bırakma. Sensiz üstesinden gelemem."

"O ne biçim söz. Sen ömrünün sonuna kadar benimsin. Nereye bırakıyorum seni? Sen bana mahkumsun."

Bir süre oturduktan sonra bizde umutun yanına geçtik ve ben soluna Ömer sağına uzandı. Ellerimizi onun minik ellerinin üzerinde birleştirdik ve uzun süre geçmeden uykuya daldık.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now