//BÖLÜM 160//

1.8K 131 17
                                    

//Ömer'den//

"Ömer..."

Dudaklarımı Defnenin tenine son defa sürterek uzun bir öpücük kondurdum boynuna. Hemen sonrasında kendimi geri çekmiştim. Defne gözlerinde büyük bir ışıltıyla beraber bana bakmayı sürdürdü. Neler hissettiğini elbet anlıyordum. Şuan en az benim kadar ihtiyacı vardı birlikte olmamıza. Ama elbette güzelim bunun için beklemek zorundaydı.

Ellerimi vücudundan çekerek birkaç adım geri gittim. "Ben şömine için odun getireyim, sen de mutfağa geç istiyorsan." Defne başını salladı ve gözlerime son kez bakıp salondan çıktı. Ben de başımı iki yana sallayarak dış kapıya doğru yürüdüm.

Bahçeye çıktığımda çocuklar hala oradaydılar. Burası onlar için oldukça eğlenceli bir yerdi. Bu yüzden diledikleri gibi zaman geçirmeleri lazımdı. Çok beklemeden odunların bulunduğu tarafa geçtim.

Salonda şöminenin kenarına getirdiğim odunları yığdıktan sonra mutfağa Defnenin yanına geçtim. Çoktan yemek yapmaya başlamıştı. "Çocuklar burayı fazlasıyla sevdiler." Hemen yan tarafında durup tezgaha yaslandım.

"Buranın çok başka bir havası var, haklılar bu yüzden." Defnenin omzuna bastırdım dudaklarımı.

"Yarın dönmek zorunda değiliz, istersen bir süre kalırız." Defne kestiği domatesten bir tane uzattığında onu alıp yedim.

"Bakalım, bunu çocuklarla da konuşuruz. Hem bu sakinlik bize epey iyi gelecek." Sonra duraksayıp kısık gözlerle bana baktı. "Ayrıca belki seni de yanımızda daha fazla tutarız böylelikle. Şirkette ya da başka bir yerde sabahlamazsın." Kaşlarımı kaldırdım.

"Hadi ama, hala kızgın mısın bu yüzden bana?" Sessiz kalınca arkasına geçerek beline sardım kollarımı. "Bunu sabah bir çözüme kavuşturmuştuk sanki." Dudaklarımı kulağına sürttüm. Sonrasında yanağına bir öpücük bırakmıştım.

"Seni daha çok yanımda istemem dışında bir durum yok zaten."

"Hım, madem öyle bundan sonra daha çok dikkat edeceğim bu isteğine."

"Göreceğiz bakalım."

Omzuna bastırdım dudaklarımı ve uzun uzun öptüm. Tam bu sıradan salondan gelen seslerle beraber o tarafa dönmüştüm. Çocuklar içeri girmiş olmalıydılar. Defne bana doğru dönüp gözleriyle salonu işaret etti. "Sevgilim şömineyi yak, hava yavaş yavaş soğumaya başlamıştır."

"Tamam güzelim." Onun yanından ayrılarak salona geçtiğimde Aral ve Umut içerideydi. Kaşlarımı kaldırdım. "Almira nerede oğlum?"

Daha Umut cevap veremeden arkadan gelmişti güzelimin sesi. "Baba!" Koşarak yanıma geldi ve bana baktı gülümseyerek. "Burası çok güzelmiş baba, bundan sonra sık sık gelelim olur mu?" Onu kucağıma aldım.

"Geliriz tabii güzelim, neden gelmeyelim. Siz ne zaman isterseniz geliriz." Almirayı koltuğa bırakarak şömineye yaklaştım. Getirdiğim odunlarla onu yaktıktan sonra tam doğrulmuşken mutfaktan Defnenin sesi geldi.

"Ahh!"

"Defne?" Koşarak mutfağa girdiğimde benim hemen peşimden çocuklar da gelmişlerdi. Defnenin yanına giderek yüzüne baktım. "Güzelim ne oldu?"

"Elimi kestim Ömer." Gözlerim sıkıca tuttuğu sol eline kayarken yere damlayan kan damlalarıyla beraber gözlerimi umuta çevirdim.

"Umut, oğlum bana ilk yardım çantasını getirir misin?"

"Tamam baba."

Umut elinde ilk yardım çantasıyla geri geldiğinde onu alarak Defneyi sandalyeye oturttum. Tam Defnenin elini açacakken o buna izin vermeyip hemen yan tarafımızda endişeyle bekleyen çocuklara baktı.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now