//BÖLÜM 176//

846 88 13
                                    

//Defne'den//

Bulunduğumuz ortamdaki bakışların hepsini konuşan adamın sözleriyle beraber üstüme çekmiştim. Sertçe yutkunarak Ömer'e sokulduğumda o ise bana cesaret vermek istercesine sardı kolunu belime. Saçlarıma bıraktığı küçük öpücüğün ardından yeniden karşımızdaki insanlara bakmıştı.

"Karımı her ne olursa olsun işin içine katmayacaksınız, aldığım kararı sorgulamak ya da buna kendinizce sebepler yaratmak sizin haddinize değil! Ben kararımı çoktan verdim, kimseyi dinleyecek değilim bu saatten sonra. Bunu herkes iyice anlasın!"

Sert sesiyle beraber üzerimdeki bakışlar teker teker çekilmiş ve yeniden Ömer'e dönmüştü. Onun belimde duran kolunun üzerine koydum elimi. Korkuyordum, kendim için değil Ömer için korkuyordum. Şuan ona bir zarar vermelerinden. Aldığı karar gerçekten zordu ve herkesin elbette bir anda bunu kabul etmesini beklemiyordum ama bu kadar ağır tepki alacağını da düşünmemiştim.

"Yeri geldiğinde eğer kararların yanlışsa bunları sorgulamak hepimizin hakkı Ömer. Şuan verdiğin kararda olduğu gibi. Aklından neler geçiyor bilmiyorum ama eğer bu masayı bırakırsan yokluğundan cesaret alan herkes etrafta cirit atmaya başlayacak. Bu düzeni bozmaya mı çalışıyorsun?!"

Konuşan kişi az önce öfkeyle çıkışan o adamdı. Hala öfkesi bir nebze olsun azalmamış, üstelik bakışları ara sıra bana kayıyor ve suçlu olduğumu düşündürtecek bakışlar atıyordu bana.

"Anlamamakta ısrar ediyorsunuz, yerime geçecek olan kişi hazır ve artık onun bu göreve uygun olduğunu düşünüyorum. Koltuğum asla boş kalmayacak. Her şey hiç aksamadan eski düzeninde devam edecek."

"Ben buna ihtimal vermiyorum, bir anda senin kadar lafı geçen biri olmayacak yerine geçen kişi. O boşluktan yararlanacak bir sürü insan var. Böyle büyük risk taşıyan bir durumda deneme yanılma falan yapamayız. Ben senin koltuğunu bırakmana karşıyım. Buna sebep olanların da hayatından çıkması gerektiğine inanıyorum."

Adamın bakışları bana kaydığında Ömer beni arkasına alarak konuşan adama öfkeyle baktı. "Bir daha karımı ağzına dolayacak olursan bu kadar sakin kalmayacağım, benim verdiğim kararların hepsi ilmek ilmek işlenerek hayata geçirildi. Ateş ne yapması gerektiğini biliyor, daha fazla konuşacak bir şey yok!"

Adamın bakışları bir an olsun yumuşamamıştı. Söylediklerinde haklılık payı yok değildi, ama Ömerin bunları çok önceden düşündüğünden eminim. Ona olan güvenim sonsuzdu.

"Tamam, bu gecelik daha fazla tartışmayalım. Herkesin bu konuşulanları iyice düşünüp sindirmeye ihtiyacı var. Bir ya da iki gün sonra tekrar toplanıp daha sakin bir şekilde konuşalım. Gereken kararı da veririz."

Yaşı geçkin olan bu adamı tanıyordum. Adı Leventti. Ömer onun sözlerinden sonra başını eğip kaldırdı. "İki gün sonra yeraltında toplanacağız, o zamana kadar herkes iyice düşünüp taşınsın." Masadakiler Ömeri onaylayınca o benim elimi tutarak arkasını döndü ve yürümeye başladı. Ağır bir sessizlik hüküm sürdü biz çıkana kadar. Bizim hemen peşimizden isminin ateş olduğunu öğrendiğim o adam geldi. Ömer onun omzunu sıktı. "Otele dön, telefonunun her ihtimale karşı açık olsun. Bir süre epey dikkatli olmalısın."

"Farkındayım, aynı şekilde senin ve eşinin de öyle olması lazım. Bizi zor geçecek birkaç gün bekliyor." 

"Elbet bir karar çıkacak ve çıkan bu karara herkes uymak zorunda."

Ateş başını eğip kaldırdı. Ardından yanımızdan ayrılmıştı. Ömer'le beraber araca yerleştiğimizde beni göğsüne çekerek saçlarımdan öptü. "İyisin değil mi?"

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now