//BÖLÜM 102//

4.1K 215 47
                                    

**Canhıraş adlı hikayeme yeni bölüm bekleyenler, yarın sizlerle olacak bölüm.**

//Ömer'den//

Hayatının her anını kendi koyduğun kurallara göre planlasanda bu kurduğun düzen her zaman yolunda gitmez. Bunu ben oldukça erken yaşta tecrübe etmiş olsam da bu zamanki gibi zor bir sınavla ilk defa karşı karşıya geliyordum. Her ne kadar onu üzmemek için belli etmesem de onu kaybetme gibi bir düşünce aklıma girdiği anda kalbim sıkışıyordu. Bana nefes almayı öğreten o kadın şimdi bunu benden alıpta bir yere gidemezdi. Buna izin vermezdim. Gerekirse o cerrahı yaka paça buraya getirir yine de kurtarırdım ailemi.

Koynumda yatan defneyi belinden tutup iyice kendime çektim. Saçlarına dudaklarımı bastırıp uzun uzun öptüm. Bundan sonra asla yorulmasına izin vermeyecektim. Evdeki her işe kendi koşuşturuyor çünkü evimizde ondan başka kadın görmekten nefret ediyor. Ama artık kendine dikkat etmesi lazım.

Bir süre daha onunla zaman geçirsem de hareketlenmesiyle birlikte gülümseyerek yüzüne baktım. Gerinip açtı gözlerini. "Günaydın Ömer!" Aklımdan geçen onca düşüncenin ağırlığından Defnenin sesine sığındım. Bunları düşünerek kendimi yiyip bitirmek yerine onu benden ayırmamak için elimden geleni yapacaktım. Zaten izin vermezdim benden gitmesine.

"Günaydın güzelim." Yataktan doğruldu ve saçlarını arkaya doğru attı. Bir süre gözlerini ovaladıktan sonra yanağıma bir öpücük bırakıp kalktı. Banyoya doğru ilerlerken gözlerim hala onun üzerindeydi. İçeri girdiğinde derin bir nefes alıp yüzümü sıvazladım. Onun kokusu olmadan uyanmak bana işkenceyken yokluğuna asla katlanamazdım.

Yatakta fazla zaman kaybetmeden bende ayağa kalktım ve Defnenin peşinden banyoya gittim. Yüzünü yıkamışken arkasından gelip beline sıkı sıkı doladım kollarımı. Dudaklarımı boynuna bastırırken ellerimi karnına getirip tenini okşadım. Defne kollarını kollarımın üzerine bıraktıktan sonra başını göğsüme yasladı.

"Onu hissetmek öylesine güzel bir duygu ki! Yıllar sonra bu mutluluğu yaşamak, Ömer ben gerçekten çok mutluyum." deyip bana daha da sıkı sarıldı. Saçlarına bıraktığım öpücüklerin ardından kulağına doğru fısıldadım.

"Benim kanımdan bir parçayı aylar sonra bana vereceksin. Asıl benim yaşadığım mutluluğun bir tarifi yok be güzelim."

Banyodan çıktıktan sonra defne kahvaltı hazırlamak konusunda ısrarcı olsada onu kesin bir dille reddedip çocuklarla beraber dışarıda kahvaltı yapma fikrini öne atmış ve adamlarımdan birine ev için iki tane görevli kadın işe almaları konusunda emir vermiştim. Bundan sonra defneyi hiçbir şekilde yormamak için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

Evden ayrıldığımızda Defnenin sevdiği bir restoranın önüne arabayı çekip içeri geçmiştik. Etrafımıza doluşan garsonlar Defnenin her isteğini bir bir not olurken onun bu iştahlı halini gülümseyerek seyrediyordum. Son zamanlarda normalden fazla yemesinden belliydi aslında hamile olduğu. Elindeki menüyü yeniden garsona teslim ettikten sonra bana doğru dönüp gülümsedi.

"Neden öyle bakıyorsun?" Elimi yüzüne doğru getirip tenini okşadım.

"Sanırım yine sen ve bitmek bilmeyen yeme isteğinle karşı karşıya kalacağım. Böyle gecenin bir yarısı kağıt helva, kestane, kivi gibi isteklerini duymayalı uzun zaman oldu." Bu söylediklerimden sonra omzuma vurdu.

"Uyuz, çocuk çocuk diye başımın etini yiyen sen iken şimdiden söylenmeye başladın. Ben bu 7 ay boyunca senin canını çıkarmazsam defne değilim." Gülümsemeye devam ederken garsonlar ellerindeki servis tabaklarını birer birer masaya bırakmaya başladılar.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now