//BÖLÜM 67//

5.6K 241 86
                                    

//Defne'den//

Duyduğum şeyle bir adım geri çekildim. Bakışlarım Ömer'e kaydığında ciddi olup olmadığını anlamak istercesine yüzüne baktım. Şaka değildi. Gerçekten gidiyordu. Ama ben?

"N-Ne?" dedim kendimi zorlayarak. Nasıl gidiyor? Neden gidiyor?

"Defne..." Sözünü kestim.

"Şaka dimi? Şaka yapıyorsun beni bırakıp bir yere gitmeyeceksin?!" diye sorduğumda yanıma yaklaştı ve ellerimi tutmaya çalıştı. İzin vermedim. "Cevap ver!"

"Defne gitmem gerekiyor. Çok uzun sürmeyecek ciddiyim. Lütfen!" dediğinde gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Birazda hamileliğin verdiği o duygusallıkla ağlamaya başlamıştım. Ömer göz yaşlarımı sildi.

"Ağlama, söz veriyorum erken geleceğim." Olumsuz anlamda kafa salladım. "Geleceğim defne sadece birkaç günlüğüne!"

"Hayır gelmeyeceksin ben yine yalnız kalacağım." Ben geri çekildikçe Ömer üstüme doğru geliyordu.

"Seni yalnız bırakmayacağım defne. Söz veriyorum sadece birkaç gün sürecek." Ellerini tuttum sıkı sıkı.

"Hayır Ömer gitme. Yalnız kalmak istemiyorum hem bebeğimizin doğumuna az bir süre kaldı ya yetişemezsen?!" dediğimde gözlerime baktı.

"Defne kısa bir süreliğine gidip geleceğim. Abartıyorsun!" Hayal kırıklığıyla ona baktım.

"Beni yalnız bırakacaksın ama ben abartıyorum öyle mi?!" Öfkeyle yüzüne baktım. Ardından göz yaşlarımı sildim ve banyoya girdim. Yüzümü sıcak suyla yıkadıktan sonra yeniden odaya döndüm. Ömer bıraktığım pozisyonda duruyordu hâlâ. Beni görünce yanıma geldi.

"Defne..." Susturdum onu.

"Git!" diyebildim sadece. Ben ne dersem diyeyim gidecekti, biliyordum. O yüzden fazla üstelemeye gerek yoktu. Üzerimdekileri çıkarıp geceliğimi giydim ve yatağa uzandım. Ona arkamı döndüğümde karnıma sarılıp gözlerimi kapatmıştım. Arkamda hissettiğim hareketlilikle Ömer'in de yattığını anladım.

Arkamdan bana sarıldığında başını boynuma gömmüştü. "Meleğim," dediğinde gözlerimi açtım. Yeniden ağlamamak için kendimi sıkıyordum. "Bu yatağa hiçbir zaman ayrı girmeyecektik!"

"Bu benim suçum değil!" dedim iç çekerek. Gözlerim ağlamak için diretiyordu.

"Beni sadece dinle, lütfen!" dediğinde sırt üstü uzandım. Bakışlarım onu bulduğunda tek dirseğinin üstünde yükseldi ve bana bakmaya başladı.

"Anlat!" dediğimde sırtını yatağın başlığına yaslayıp beni de göğsüne çekmişti. Saçlarıma bir öpücük bırakıp konuşmaya başladı.

"Her ay belirli bir miktar yük göndeririz İtalya'ya. Böylece hem ticaret yaparız hem de o bölgede bulunan mafya liderleriyle kaynaşmış oluruz. En son gönderdiğimiz yükler arasında uyuşturucu madde bulunmuş. Bu ismimizi lekeler defne! Bunu yapanı bulmak için gitmek zorundayım!" Biraz mantıklı düşününce onu haklı bulmamak elde değildi. Ama ben sadece yalnız kalmak istemedim.

"Özür dilerim." dedim kafamı göğsünden kaldırırken. "Umut doğduğunda yapayalnızdım bu sefer de öyle olsun istemedim sadece." Yüzümü avuçlayıp sıcak dudaklarını alnıma bastırdı.

"Asla yalnız olmayacaksın. Söz veriyorum erken geleceğim." Kollarımı boynuna sarıp dudaklarını öpmeye başladığımda karşılık vermesi uzun zaman almamıştı. Az önce yarım bıraktığım gömleğindeki düğmeleri sonuna kadar açtım. Onu çıkardıktan sonra elim pantolonunun kemerine kaydı ve onu da çıkardım.

KARANLIĞIN DEFNESİΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα