//BÖLÜM 108//

3.8K 183 18
                                    

//Defne'den//

Başımı onun boynundan kaldırdığımda arzu dolu bir ifadeyle gözlerimin içine bakıyordu. Ellerimi sakallarına getirip bir süre onlarla ilgilendim. Bu sırada o da gözlerini kapatıp yanağını avucuma sürttü. Ardından elimi tutup avuç içimi öptü.

"Diyorum ki, akşam yemeğini yedikten sonra çocukları erkenden yatıralım sonra sen o geceliklerinden bir tanesini giy ve yanıma gel. Harika olmaz mı?" diye sorduğunda gülümseyerek baktım yüzüne.

"Olmaz olur mu hiç? Dediğin gibi yapalım. Hem, bende seni çok özledim." Dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda inleyerek karşılık vermeye başladı. Kollarımı boynuna dolayıp onu iyice kendime çekerken bir yandan da kendimi ona bastırıyordum. Ona duyduğum özlem öyle sıradan bir arzudan çok başkaydı. Ben bu adamın yanında bambaşka bir kadın oluyordum.

Dudaklarımız ayrıldığında Ömer'in gözlerine baktım. O ise dudaklarıma odaklanmıştı.

"Sen böylesine mükemmelken kendimi zaptetmekte zorlanıyorum." Gülmeye başladığımda tam dudağımın kenarından öptü beni. Daha sonra elimden tutup banyodan çıkardı. Çocuklar hala uyuyorlardı. Onları da uyandırmak lazım birazdan yemek yiyeceğiz çünkü. Ömer'i de beraberimde getirerek yaylağa oturdum. Önce arala ardından umuta birer öpücük verdikten sonra seslenmeye başladım. İlk uyanan her zaman olduğu gibi umuttu. Gözlerini ovalayarak yattığı yerden doğrulurken bu sırada Aral yüzünü buruşturup üzerindeki pikeyi uçlarından tuttu ve kafasına kadar çekti. Ömer'le beraber onun bu haline gülerken umut vakit kaybetmeden pikenin diğer ucunu yakaladı ve yatakta ayağa kalktı. Aral'ın yüzü yeniden görünüre girdiğinde gözlerini açmadan sinirle ayağını yatağa vurdu.

"Abi! Yapma, uyumak istiyorum!" Sesi her zaman olduğu gibi huysuz ve aksi çıkmıştı. Ömer çenesini omzuma koyup onları seyretmeye devam ederken bende gülerek bakıyordum ikisine.

Aral en sonunda umutun karşısında pes edip zorla da olsa açtı gözlerini. Esneyip yatakta doğrulurken sinirle umuta baktı.

"Senin okulun yok mu bugün ya?! Gitsene!" dediğinde umut kahkahalarla gülüp onun saçlarını karıştırdı.

"Bugün Cumartesi, anlayacağın okul falan yok." Aral dudaklarını büzüp bana baktığında küçük bir bebek gibi gelip kollarımın arasına girdi ve göğsüme yasladı başını.

"Benim hala çok uykum var anne!" diye mızmızlandığında oğluşumu saçlarından öptüm.

"Senin normalde de hep çok uykun olur bebeğim. Bu yeni bir şey değil ki." Aral omuz silkip iyice benim göğsüme yapıştı. Yeniden gözlerini kapattığı sırada umut çoktan banyoya geçmişti. Ben ise bu sırada kucağında uyku moduna geçen aralı sallıyordum.

"Annecim hadi ama bak herkes senin uyanmanı bekliyor." Ömer bu sırada olaya el koyup aralı kucağımdan aldı.

"Ya baba!" Onun kucağından kaçmaya çalışan oğlumuzu sıkı sıkı tutup banyoya götürdü. Ben arkalarından gülümseyerek bakarken önce umut ardından Aral ve Ömer geldiler. Hep beraber alt kata indiğimizde kahvaltı masası hazırlanmıştı. Dün akşam yemeğini de yememiştik zaten ve şuan karnım inanılmaz derecede açtı. Çocuklar oturduktan sonra bende geçtim masaya. İştahla hazırlanan yiyeceklerden birer birer aldım tabağıma. Ömer hemen yanımda oturmuşken başımdan öptü beni.

"Sakin ol güzelim, önünden alan yok."

Gözlerimi kısarak yüzüne bakarken benim bu halime karşın kahvesinden bir yudum alıp göz kırptı. Ona inat daha çok doldurdum tabağımı.

"Benimle beraber sende yiyeceksin!" dedim sinirle yüzüne bakarken. Hemen ardından kendi tabağıma ne koyduysam daha fazlasını Ömer'in tabağına bıraktım. Şaşkınlıkla bana bakarken Umut ve Aral ise kıkırdıyorlardı bu sırada.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now