//BÖLÜM 27//

18.7K 526 209
                                    

//Yazar'dan//

Defne yerde yatıyordu. Karnından akan kan bir yol oluşturmuş etrafı sarıyordu. Bu sırada diğer korumalar kendine gelmeye başlamışlardı. İçeri girdiklerinde gördükleri manzara korkunçtu. Evin her yeri dağılmıştı. Hizmetçiler elleri ağzında yerde yatan kadına bakıyorlardı. Ne olmuştu ona böyle? Bir kadın bunca acıya nasıl dayanırdı? Hele ki Defnenin minicik bedeni nasıl dayanırdı?

Ömer koşarak Defnenin yanına geldi. Elini tuttu ve defalarca öptü. Sonra kalbine koydu ve ağlamaya başladı.

"D-defnem bırakma beni."

Kaybetmek... O korku kadar acısı var mıydı dünya da. Akan onlarca göz yaşı engel olabilir miydi durdurmaya.

Ama insan da pes etmek yoktur. Biz bitti demeden bitmez. Onu hızla kucağına aldı. "Hadi arabaya onu hastaneye yetiştireceğiz."

Arabaya koşarak getirdi Defneyi. İstediği tek şey bir an önce uyanmasıydı. Ancak gerçekleşir mi orası bilinmezdi. Hastaneye gelene kadar bir an olsun bırakmadı defnenin elini. Kondurduğu o sayısız öpücük hiçbir zaman durmadı. Belki de elinin her zerresini öpmüştü. Ama konan hiçbir öpücük o bal gözlerini açmasını sağlamamıştı. Gözlerinin etrafı morluklarla doluydu.

Hastaneye geldiklerinde yeniden onu kucağına aldı. Karşısında hastanede bulunan bütün doktorlar duruyordu. Sedyeye yatırdı yavaşça Defneyi.

Sinan onu bu halde görünce şok oldu. Defnenin cıvıl cıvıl gülüşü yoktu. Bembeyaz teni solmuştu. Gözlerinin çevresi morarmış alnının tam ortasında derin bir yara vardı ve kanıyordu. Ayrıca kafasının kenarından akan kan kızıl saçlarına karışmıştı.

Ameliyathaneye aldıklarında Ömer duvarın kenarına çöktü. Ağlıyordu, Defneyi kaybetme korkusu sarmıştı dört bir yanını. Ama o bırakamazdı ki Ömer'i. Defne hayatıydı onun. Mucizesiydi meleğiydi yaşar mıydı Ömer,defnesiz olur muydu hiç? Yıllardır akıtmadığı ve gözlerinin kuytu bir köşesinde saklanan o göz yaşları sonunda gün yüzüne çıkmıştı. Evet koskoca Ömer İplikçi sevdiği kadın onu bırakmasın diye ağlıyordu. Bir an düşündü. Defne giderse neler olurdu?

Hayal bile edemedi. Defnesiz ne yapar düşünemezken yaşamak da neydi. Peki ya çektiği acı? Pişmanlık... Bu duygular defneyi kendisine döndürür müydü?

Sinan da Ömer'in yanına çöktü. Daha önce onu ağlarken görmemişti. Ömer hep güçlüydü. Şuan karşısında duran adamın Ömer olduğuna inanmak zor geliyordu. Çaresizdi ağlıyordu ve de en önemlisi pişmandı.

"Ömer sakin ol ağlama."


"Sinan o giderse ben yaşayamam. Yapamam."


"Gitmeyecek o sen güçlü ol."

Kardeşine sıkı sıkı sarıldı. Küçük bir çocuk gibi hıçkırarak ağlıyordu. Sinan'ın da gözleri dolmuştu. Aşk koskoca Ömer İplikçi'yi ne hale getirmişti?

Saatler geçti doktorlar hızla gelip geçiyorlardı. Kimse bir şey söylemiyordu. Sonunda bir doktoru durdurdu Ömer.

"Neler oluyor bir şey söyleyin."


"Acil 0 rh- kana ihtiyacımız var."

Ömer o kan grubunda olmadığı için kendine lanet etti.

"Benim kan grubum." dedi Sinan. Ömer o an orada olduğu ona için şükretti.

Sinan hızla kan odasına girdi. Aldıkları kan Defne için yeterli değildi. Ömer bu kan grubunu bulmak için tüm hastaneyi sorguya çekti. Aradığı kan grubuna uyan iki kişiyi hızla kan odasına yönledirdi. Kanlar alınınca işin geri kalanı Defneye kalmıştı. Onun gücü uyanması için gerekliydi.

KARANLIĞIN DEFNESİWhere stories live. Discover now