EPİLOG

4.1K 149 30
                                    

Söz verdiğim yb dir. Finalden sonraki bir zaman dilimini anlatır. Sonuna kadar okuyun:)

...

Kabusum beynime bir kurşun gibi çaktı. Ne olduğunu anlamama bile imkan vermemişti. Tek hissettiğim korku ve dehşetti. Ve uyandığımda bile hiçbir şey değişmedi. Yatakta sakince uzanıp kalp atışlarımın yavaşlamasını ve eski ritmini yakalamasını bekledim. Nefeslerim yavaşlayıp, gözlerim yaşlardan arındığında dahi, içimdeki acı yerine batmaya devam etti. Acı, her nefesimde nabzımı yakalıyordu.

Odamın karanlığında, siyah saçlarımı yüzümden çekip yatakta bağdaş kurdum. Evde yalnız olmak beni korkutuyordu ama yalnız değildim. Karanlıkta, artık yerlerini ezberlediğim eşyaların arasından kıvrılıp odamın aralık kalmış kapısından süzüldüm. Çağan kapımı aralık bırakmıştı, tıpkı babam gibi...

Başım koridorun sağına uzun zamandır dönmüyordu. Babamın yokluğu kalbime hançer gibi saplanırken, adımlarım diğer tarafa yöneldi. Aslında Çağan'ın babamın odasında kalması sorun olmazdı ama bunu kabul etmemiş, bu eve ayak bastığı ilk gece kaldığı kanepeyi tercih etmişti.

Uyuduğunu gördüğümde, çıplak ayaklarımı taş zeminde fazla şaplatmamaya özen göstererek baş ucuna yaklaştım. Saçlarım aylar içinde fazlasıyla uzadığından, kendimi başında bekleyen bir Samara gibi hissettirdi. Bu parlak çocuğa bir şey yapmaktan korktum, yapabileceğim her şeyi yapmışken... Bir süredir iyi geçiniyorduk, gerçi o olduğu olası benim huyuma gitmeye çalışmıştı.

Geçmişi yok sayıp, sadece bir kaç aya baktığımda tüm gücüm çekilmiş gibiydi. Kendimi boşlukta ve sahipsiz süzülüyor buluvermiştim.

"Çağan?"

Uykulu sesimle ona fısıldadığımda, sarı kirpikleri oyandı ama uyanmadı.

"ÇAĞAN!"

Göğsü hızla yerinden kalkarken, ödünün fırladığını görür gibi oldum. Mavi gözlerindeki telaş, beni gördüğünde yatıştı. Koltuktan bozma yatağında doğrulduğunda, gözlerini bile kırpmadı. Ölçüp tartıp duruyordu. "İyi misin?"

Olmadığımı biliyordu ama "Evet." diyerek geçiştirdim. "Yanına gelebilir miyim?"

"Hayır."

Ağzım bir karış açılırken aramızdaki boşlukta ayağa kalktı. Kalıplı bedeni bana sürtmüştü. Hala uykunun verdiği sersemliği yaşarken bedenime dolanan kollarıyla ayaklarımı yerden kesti. Ağzımdan kaçan şaşkın çığlık evde yankılanırken, Çağan keyiflenmiş gibiydi. Beni kaldırdığı kucağında sıkıştırırken, attığı büyük adımlar odamın bulunduğu istikameti takip etti.

"Yazı erken getirdin Lidya, bu şort nereden çıktı?"

Parmağı oyuncu bir yavaşlıkla bacağımı okşadığında gıdıklansam bile kendimi sıktım. Ben daha ne giydiğimi bile bilmezken, gözünü açar açmaz yaptığı analiz taktire şayandı. "Çoraplarında yok." diye söylendi. Beni sarsmamaya dikkat ederek, yavaşça yatağıma bırakırken, en azından bir açıklaması vardı. "Senin odan daha sıcak."

Başımı yastığa koyup, sırt üstü uzandığım yerde onu bekledim. Bir anlık mesafeli duruşu, saygılı bir şekilde odamdan çıkıp gideceğini sandırdı. Ama gözlerindeki fena parlaklık bambaşka şeyleri vaat ediyordu. Üstüme eğilip, yana yuvarlanarak yatağın diğer ucuna uzandı. Tek kişilik küçücük yatakta benden olabildiğince uzak durma çabası, onu yere düşürebilirdi. O zaman ona kocaman kahkahalarla gülecektim.

Düşerse düşsün, dedi içimdeki silikleşen ses. Omuzlarını oynatıp, ondan tarafa doğru yattım. Boynunun kıyısına yaslanan saçlarıma nefesi vuruyordu. İkimizde bir süre, sırt üstü uzandığımız yerden benim harabe sıvaları dökülmüş odamın tavanını izledik.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin