58.BÖLÜM

5K 295 216
                                    

Medya - Gotik / Dilara

Playlist - Devil Devil / Milck

...

Odama ve eve alışmaya başlamıştım. Ela ile alışverişimden getirdiğim ganimetlerin dolabıma inci gibi sıralanmış, çantalarım kapının arkasına asılmış ve ayakkabılarım raflara dizilmişti. Bu dar alandan olabildiğince iyi yararlanmaya çalışıyordum.

Odamın dışındaki banyoya gidip gelmek beni zorlasada, bir süre sonra mücadeleden vazgeçmiş, koridorda bornozumla yürümeyi alışkanlık haline getirmiştim. Bu şekilde banyodan çıkıp odama girdiğimde, yatağımın üzerinde hazırlanmış kıyafetlerimi üzerime geçirdim.

Bu eve geldiğim ilk günler, uyku düzenim ciddi anlamda bozulmuştu. Tam uyuyabiliyorum derken gelip çatan okul heyecanı tekrar uykularımı kaçırmaya yetmişti. Ne giyeceğime kadar herşey tamamdı ama kendimi çok boş hissediyordum. Acaba kafam bir üniversite için yeter miydi? Puanım iyi olabilirdi ama başımı testlerden kaldırıp gerçek hayatın içine atılmak için kendimi yeterli hissetmiyordum. Bu konuda endişelendiğim bir gerçekti.

Kendimi dış görünüşümle avutmaya çalışıp, saçlarımı maşayla dalgalandırdıktan sonra biraz makyaj yaptım. Selma hanımın yemekleri bana yol ve su olarak geri dönmüş, biraz kilo almamı sağlamıştı. Hala çok zayıf olmama rağmen, vücud hatlarımın kıvrıldığını ve yanaklarımın renklendiğini gördüm.

Bana iyi bakıyordu, tek kötü yanı fazla iyi bakmasıydı. İlgiye alışık olmayan bünyem yüzünden ondan çok sıkılıyordum. Çağan'ın okula başladığı ilk hafta evde başbaşa kaldığımız anlar tam bir kabus gibi geçmişti. Her hareketimi eleştiriyor ve her fırsatta anneme laf çarpıyordu. Bağnu'ya söyledikleri beni içten içe tatmin etsede, beni ona benzetmesi her zaman bardağı taşırıyordu.

Neyse ki, artık kaçabileceğim okulum açılmıştı. İnternetten açıklanan ders programına göre bu sabah bir dersim vardı. Ona yetişmek için aşağı kata indiğimde Çağan'ı yokladım. Odasının olduğu taraf bir yaşam belirtisi göstermiyordu. İstemeye istemeye mutfağa gidip başımı içeri uzattığımda aynı anda benden tarafa döndü. Sanki beni bekliyor gibi görünüyordu.

Babaannesi ondan önce davrandı. "Kahvaltı yapmayacak mısın?"

Midem küskünce burulurken "Okula geç kaldım, istemem." dedim.

Çağan, işaret fişeğini duymuş atletler gibi yerinden fırlamıştı. Evden dışarı attığımız ilk adımda konuştu. "Okula nasıl gideceksin? Seni bırakayım mı?"

Gurur yapıp, arabamı evde bıraktığım için pişmandım. Yakın zamanda bu gurur işlerini bırakmam gerekecekti. Çağan'ın bunu teklif edeceğini bildiğimden, sırt çantamı takmıştım. Aslında ilk gün okula yalnız gitmek istemiyordum ama önemsemiyor gibi görünmeye çalışarak "Olur." dedim.

Uzun zamandır motosiklete bilmediğimden tutukla hareketlerle arkasına yerleşip kollarımı beline dolamak garip hissettirmişti. Okuluma doğru sürerken, her zamankinden daha dikkatli olduğunu anlayabiliyordum çünkü sırtına sarılı kollarım biraz hızlandığında bile kasılıp kalıyordu. Okul kapısının karşısındaki caddede durduğunda, o kadar yavaş kullanmasına rağmen, zaman çok hızlı geçmiş gibi gelmişti. Tereddütle motosikletten inip, duraksadığımda benimle birlikte kaldırıma çıktı. "Heyecanlı mısın?"

"Hiçte bile..."

Çağan, apaçık yalanıma karşı "Korkma." diye gülümsedi. "Sen onların hepsini ezip geçersin."

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin