İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)

12.BÖLÜM

Multimedia - ÇAĞAN

Playlist - Hypnogaja/ Here comes the rain again

İKİ Hikayesi karakteri Çağan'ın parodi hesabı açılmıştır. Belirli görgü kurallarını aşmamak şartıyla karakter panosuna yazılan her soruyu cevaplandıracaktır. Çağan hakkında daha fazla şey ögrenmek isteyenler buraya CaganKTbir
....

Lise hayatım boyunca kimseyle çıkmamıştım. Teklif edenler, şansını deneyenler yada sadece isim yapmak isteyenler olmuştu. Ama kimseye verecek hayırdan başka cevabım yoktu. Bu insanlarda şüphe uyandırmış ve dedikodulara yol açmıştı. Lezbiyen olduğumu düşünenler yada yaşlı amcalarla yattığımı konuşanlar bile vardı.

Yalnızdım ve bunu kimseye belli edemezdim. Geceleri dışarı çıkmak ve yaşıtlarımın yaptığı normal davranışları sergilemek gibi huylarım hiç olmadı. Tüm zamanımı yapmam gereken kötülüklere ve intikama veriyordum.

Lise yıllarım böylece geçip gitti. Insanların gerçeklerimi bilmeleri yerine onları bolca ezmiş, eziyet etmiştim. Bana vicdansız, zorba şeytan, zengin bıyıklı avcısı ve cadı kaltak demeleri umrumda değildi.

Üvey kardeşimle yaşadığım sadistçe ilişkiyi bilmedikleri sürece her şey yolundaydı. Ve Çağan ile Aras'ın sandığı gibi sapıkça bir ilişkim yoktu. Çünkü benim zevk aldığım şeyler çok farklı. İlk öpücüğümü bile bir kaç hafta önce almıştım. Çağan'ın ilkokula gittiğimiz zaman verdiği saniyelik öpücüğü saymazsak ilkti. Annemin beni öptüğünü bile hatırlamazken o birkaç saniye hala hafızamın derinliklerinde zinciridir.

Hayatından bir günü sil deseler hiç düşünmeden 12. yaş doğum günümü söylerdim. Tüm sınıf ben çağırmadığım halde mucizevi bir şekilde doğum günüme gelmek istemişti. Daha önce aile olarak yaptığım kutlamalar ilk defa arkadaşlarında katıldığı bir partiye dönüşmüştü. Annem çok heyecanlanmış ve dışarıda bir parti planlamıştı. Son ana kadar gelmeyeceklerine inandığım sınıf arkadaşlarım geldiğinde çok şaşırmıştım. Beni şaşırtmayansa olayın Çağan'ın doğum gününe dönüşmesiydi. Tüm gün bir kenarda oturmuş ve aslında benim olması gereken arkadaşların onun etrafında nasıl pervane olduğunu izlemiştim. Okulda da dışlandığım için sürpriz olmamıştı.

Sıra doğum günü pastasını üflemeye geldiğinde Çağan haber vermek için gitmişti. İşte o anda ilgi üzerime yönelmişti, sevinmiştim. Ama yüzümdeki gülümseme omzuma vurulan darbelerle anında silindi.
"Çağan gelene kadar bununla ilgilenelim!" diyerek beni havuzun kenarına kadar sürüklediler. Göğsümün ortasına vurdukları son darbe beni havuzun derin sularına düşürdü. Yüzmeyi iyi bilmiyordum. Daha ilk anda burnuma dolan sularla birlikte havuzun zeminine kadar düştüm. Delice, ne yöne doğru debelendiğimi bilmeden az kalsın ölüyordum. Öldüğümü hissetmiştim, kafamdaki ilk teller o an koptu.

Sonsuzluk gibi geçen zamanda kafamı sulardan çıkarıp merdivenlere yüzmeye başardığımda yuttuğum sular genimi yaktı. Ben boğulmanın eşiğindeyken herkes beni gülmekten anırarak izliyordu. Kendimi yere atıp yuttuğum suları kusarken kulaklarımda kahkaha sesleri vardı. Bir insan acı çekerken karşısına geçip gülünebilir miydi?

Dakikalarca yerde büzüşüp can korkusuyla titremiştim. En sonunda "Çağan geliyor!" diye bağırıp koşarak kaçtılar. Çağan beni o halde görüp yerden kaldırıp sandalyelerden birine oturtmuştu. Bana defalarca ne olduğunu sorarken gözüm masanın üzerinde bulunan hediye paketlerine takıldı. Hepsi yalancı hediyelerdi, anneleri tarafından alınıp konulmuştu. Neden yaptığımı bile bilmiyorum ama bir paketin üstüne çok güzel bir kart takılmıştı. Yalancı bir hediyeye göre fazla güzeldi. Karta uzanıp içini açtığımda geri dönüşü olmayan ilk yaramı aldım.