16.BÖLÜM

8.7K 571 250
                                    

Media - Hikayenin kendi yaptığım ilk kapağı. Kitabın eski adı "İki".
"İKİ ATEŞ ARASINDA" için afiş ve kapak çalışmalarınız varsa bekliyorum :)))

Playlist - Back to black

....

Hiç bir zaman çok sevilmeyi arzulamadım. Sadece normal bir yaşam istiyordum. Evim diyebileceğim bir yer, herkesin sevdiği kadar sıradan bir anne ve baba, en önemlisi de bana o gözlerle bakmayan bir kardeş. Bunların hiç birine sahip değildim, normal bir aile benim için büyük bir hayal...
Ne yaparsam yapayım hiç birşey yetmiyordu. Eksikliğini çektiğim hiç birşey olmasada, dünyanın en fakir insanı gibiydim.

Aldığım kararları kahvaltı masasına yatıracaktım. Her zaman ki gibi durmadan konuşan Bağnu, kafasını tabletinden kaldırmadan onu
dinliyor gibi yapan Yavuz ve son zamanlarda serserilik yapmayarak onlardan artı puan toplamış Çağan eşliğinde bir yudum elma suyu içerek boğazımı temizledim. Bağnu hariç herkes kafasını kaldırıp bana baktı. Bakışlarımı özellikle Çağan'dan kaçırdım. Bu aralar yeni bir maskem var, adı umursamamak. Onun olduğu yer dışında her yere bakmak, yok saymak, görmezden gelmek. Bu yüzden babama ve anneme baktım.

"Yaz tatilindeyiz ve günlerim bomboş, evden çıkışımı engelleyecek birşey yok değil mi?" diye sordum.

Babam tabletini masaya bırakıp kaşlarını çattı. " Bu ne demek? Biz sana ne zaman baskı yaptık?"

"Geçenlerde bu eve zorla getirildiğim için bir sormak istedim." diye imada bulundum.

Babam konuşamadan annem araya girdi. "Evine getirdik Lidya."
Sesinden bana kızdığını düşündüm ama makyajdan ayna gibi parlayan yüzünde tek bir ifade yoktu. "Hem o olayda, kendinin hatalı olduğunu biliyorsun."

Sustuğunda oluşan sessizlikte dudaklarımı dişleyip oturdum. Beklediğim tepkiyi alamayıp ustaca geri püskürtülmüştüm. Ama babam anneme bakıp "Banu, çocuklar tatilde ve evde sıkılıyorlar." diye bana döndü. "Gitmek istediğin bir yer var mı Lidya? Tatile çıkmak istiyorsan bir şeyler ayarlayabilirim. Şu an işlerim yoğun ama annen ve sen önden gidersiniz."

Bağnu ile baş başa 24 saat düşüncesi tüylerimi diken diken etti. Silkinip kendime geldim. Şükürler olsun ki ağzımdan bir "Hayır." çıktı.
"Tatile gitmek istemiyorum. Sadece bu aralar uzun saatler evden dışarıda olabilirim. Haber veriyorum."

Karşımdaki sandalyede oturduğu halde varlığını kabul etmediğim Çağan'ın masaya doğru eğildiğini hissettim. Ona bakmamak için neredeyse kafamı şeytan filmi gibi 180 derece döndürecektim.

Babam başıyla onaylarken annem "Ne yapacaksın ki?" diye itiraz etti. Beni merak ettiğinden değil, tatile gitme fikrini beğendiğinden sorduğunu anlayabiliyordum. Ama şu yeniğim lokma bile hakkım değilken, tatil imkansızdı.

Günlerdir yediğim her lokma boğazımdan o kadar ağır geçiyordu ki zar zor yutuyordum. Kafam saplantılı bir şekilde Çağan'a ait olduğu halde tükettiğim şeyleri hesaplıyordu. Rahat yatağım garip bir şekilde soğuk geliyordu. Giydiğim elbiseler beni boğmak ister gibi boğazımı sıkıyor, ayakkabılar ayağıma batıyor. Evde aldığım hava bile beni boğuyordu.

Tatil, alışveriş ve müsriflik düşüneceğim son şeylerdi. Annemin hayat tarzını hayal kırıklığını uğratsamda günlerdir beynimde at koşturan fikrimi ortaya attım. "Bir işe girip çalışacağım."

Bir kaç saniye sonra kahkaha sesleri odada bomba gibi patladı. Annem, kocasının koluna yapışmış gülmekten kırılırken babam gür sesiyle bir kaç büyük kahkaha attı. Tepkileri hakkında fikrilerim vardı ama bu kadar çok alay edeceklerini düşünmemiştim.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin