ÇAĞAN' DAN

17.2K 845 107
                                    

Media - Çağan ve Lidya temsili

Bölüm Çağan'ın ağzından yazılmıştır :)
...

Bazen çok kızgın olduğum için uyuyamam, bazen çok özlediğim için. Uykusuz gözlerle tavana bakıyorum. Bu sabahta Lidya'nın yatağında tek başımayım. Bana verilen bu yolda onu gitgide daha çok seven ben yapayalnızım.

Günler geçiyor, beklemekten yorulan yaralarım iyileşiyor. Ama onu unutamam, yüzümdeki yaralar iyileşse bile onu unutmama imkan yok. Ailelerimiz boşandığında bizi bağlayacak hiç bir bağ kalmayacaktı. Ayni okula gitseydik onu her gün görebilirdim. O zamanda eve gelince yüzüme bile bakmazdı. Sadece bir kaç saniye yüzüme baksın, benimle konuşsun diye istediği her şeyi yapıyordum. Ve o ayrı okullara gitmemizi istemişti.

Hoş...son sene ki batırışımdan sonra babam beni gizlemek istemişti. Yurt dışında bir okula gidecektim. Ama Lidya'yı bırakamadım. Babamın tanınmadığı, kimsenin geçmişimi bilmediği bir devlet okuluna gidiyorum.

Lidya'nın istediği gibi, onun önünden çekilmiştim.

Ona istediği her şeyi vermeme rağmen bana aşkını vermiyordu... Ne demişti? "Senden nefret ediyorum". Bu sözleri o kadar çok duymuştum ki artık alışmam gerekirdi. Ama her seferinde, ilk kez gibi acıtıyordu.
Neden acıtıyor? Neden onun gibi birini seviyorum? Hiç birini bilmesemde, ona aşığım. Evet, aşkı özgürce alıp veremezsin. Bunu biliyorum.
İç çektim...

Telefonumdan bir ses geldi. Yattığım yerden uzanıp kulağıma koydum.
"Baban boşanıyor mu?"
Beynime kurşun yemiş gibi sıçradım. Konuşan amcamdı.
"Nereden biliyorsun?"diye sordum panikle.
"Dergide yazıyor!"

Hayır! Herkes öğrenicekti. Onun anına gitmeliydim. Sinirle telefonu duvara fırlatıp odadan çıktım. Tam kapının önünde babam vardı, kahretsin! Beni Lidya'nın odasında yakalamıştı. Gene...

Sorgulayan bakışlarını pas geçip kendimi sokağa attım. Motosikletimle yarım saat içinde okulda olurdum. Haber ışık hızıyla yayılırdı. Geç kalıcağımı bilsemde deli gibi sürdüm.

Geldiğimde okul öğle arasındaydı. Yemekhaneye bakmak aklıma geldi. Doğru karar vermiştim, camdan onu gördüm. Ama bir terslik vardı. Her an ağlayacak gibi bakıyordu. İnsanları iktirerek kapıya doğru koştum, geç kaldım.

"...Banu Hanım ile ayrıldıklarını, yakında resmi olarak bu evliliğe son vereceklerini açıkladı."
Lidya'nın arkadaş gurubundan bir çocuk sandalyenin üstüne çıkmış, beni deliye çeviren kelimeleri söyledi.
Sadece o piçi ödürmek istedim, gerisini hiç düşünmeden olabildiğince canını yaktım. Etini ezdim, kanını gördüm. Yok olsun istedim.

Ve herşeyi elime yüzüme bulaştırdım, maffettim. Olabilecek en kötü şey oldu. Şimdi herkes benim Çağan Kocatürk olduğumu öğrenmişti. Lidya ile yakınlığım biliniyor. Artık bir şey düşünemiyorum, her şey duruyor.

Lidya benim zayıf noktam. Elimi kolumu bağlayan ip. Nefesimi kesen hava. Ona bir şey olursa ben ne yaparım?

Onu bahçede bizi kimsenin göremeyeceği bir yere çekiyorum. Rüzgar siyah, simsiyah saçlarını savurunca beni aşık eden yüzü görünüyor.Kollarım kendi kendine hareket ediyor, onu göğsüme yaslıyor, sarılıyorum. O kadar küçük ki, kafası kalbimin üstüne ancak geliyor.Nefes aldığımda kokusu içime doluyor.

Artık görüşmelerimiz böyle kısa mı olucak?
Artık onu görebilecek miyim?

Sarılmama bile izi vermiyor. Aciz kollarıyla beni itiyor. Geri çekiliyorum.
"Ne olursa olsun yanındayım, seni koruyacağım..."

Ne olursa olsun, beni istemiyor. Dinlemiyor.
Arkasına bile bakmadan, o içimi titreten yürüyüşüyle gidiyor.
Yalvarırım Lidya iyi ol, diyorum içimden.

Ve beni attığı çukura geri dönüyorum...

•••••Önceki yaşamlarında kavuşamamış günahkar aşıklar,
Dünyaya tekrar geldiklerinde kardeş olmakla lanetlenirler•••••

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin