25.BÖLÜM

7.1K 365 560
                                    

Multimedia - ÇAĞAN

Playlist - Arctic Monkeys / Do I Wanna Know?

...

Gözlerimi açıp açmamak arasında kalmıştım. Dün gece Çağan ile uyuduğumu hatırlıyordum, şimdiyse beni nasıl mutlu gözlerle uyandıracağını hayal ettim. Yüzümü yastıkta oynatıp tek gözümü araladım.

Sabahın aydınlığı açık pencereden içeriye girmişti. Perdelerden esen hafif rüzgarın orman kokusu, çarşafları dağılmış yatak ve boş bir odadan başka bir şey yoktu. Yattığım yerden zıplayıp belimi doğrulttum. Öyle hızlı kalkmıştım ki başım döndü. Bir hışımla saçlarımı önümden atıp, gözlerimi etrafta fıldır fıldır döndürdüm.

Kendimi yukarıdaki normal yatakta bulmuştum. Oysa gece, Çağan'ın koltuktan bozma yatağındaydık. Şimdi yoktu, kimseyi göremiyordum. Bunun tek bir açıklaması vardı, herşey bir rüyaydı.

Beyaz Lidya, uykusuzluktan kıpkırmızı olmuş zombi gözleriyle ve mor gözaltı torbalarıyla gerçekti, dedi. Senin yüzünden bütün gece uyuyamadım. Nöbet tuttum, Çağan saldırırsa mahalleyi başımıza toplayacaktım.

Yataktan fırlayıp oda kapısından çıktım. Haklıydı, rüya değildi. Kafam koridorda deli gibi sağa sola döndü. Çağan yoktu. Hızlı adımlarda mutfağa yürüdüm, oturma odasına baktım. Hiç bir yerde görünmüyordu. Giyinme odasına koşturdum. Donlar bıraktığım gibi duruyordu ama Çağan yoktu.

Koridorda koşarken banyo kapısının önüne geldiğimde durdum. Ninjalara has bir tekme savurduğumda, zaten aralık olan kapı duvara doğru savruldu. Gerçekten banyoda olduğunu önemsemeden içeriye daldım. Çünkü yokluğunu hissetmiştim. Kesin onaylanmış gerçek kafama balyoz gibi indi. Tahmin ettiğim gibi yalnızdım.

Yavaş nefes alıp, yavaş yürümeye çalışarak evden çıktım. Temiz havaya ihtiyacım vardı. Kapının önündeki merdivenlerin dibine oturup kafamı ellerimin arasına aldım. İçimdeki ses bir terslik olduğunu söylüyordu. Eve geri dönüp, Çağan'ı koltuk altlarında bile aramayı düşünmüştüm. Gözlerim dalgın dalgın biraz ilerideki uçuruma takıldı. Belki de kendini boşluğa sallandırmıştı. Çünkü Çağan gitmezdi. Bu kadar yaklaşmışken beni bırakması imkansız olurdu.

Sonra uçurum ile ağaçlar arasındaki toprak yola bakındım. Küçük aptal bir gölge vardı. Baktıkça bana doğru yaklaştığı anlaşılıyordu. Adımlarındaki acelecilik dikkatimi çekti. Gölge insan şeklini aldı ve onun Çağan olduğunu fark ettim. Aradığımı bulmuştum, merdivenlerden kalktığım sırada koşmaya başladı.

Bir çok seçeneğim vardı. İki elimi kocakarılar gibi belimin iki yanına yerleştirerek ona bağırmak, dövmek yada kafasına terlik atmak arasında kaldım. Sonra çıplak ayaklarım aklıma geldi, bir şey fırlatamazdım. Bağırmak için ağzımı açtığım sırada kolunu görebileceğim şekilde havaya kaldırdı. "Ayakkabıların lazım olur diye düşünmüştüm."

Öfkeli bakışlarım yerini özlem dolu bir kavuşmaya bıraktı. Çağan elinde dün kumsalda kaybettiğim ayakkabıları tutuyordu. Annemin İtalya'dan getirdiği bebeklerimdi. Ellerim babetlerimi uzanırken Çağan'ın bakışlarını görüp geri çekildim. Parlayan gözleri taktir bekliyordu. "İyi, bir kenara bırak. Çıkarken giyerim." dedim.

Eve girmek için basamaklara yönelirken sırtımın dibindeki varlığını hissettim. Neşesini bozmadan seslendi. "Günaydın."

Saçlarımı savurup merdivenleri zıplayarak çıktım. Ona cevap vermeyecektim. Sabah bomboş eve gözlerimi açmak yüzünden kalbim hala düzensizce tekliyordu.

Çağan, arkamdan yetişip "Bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Bir şey yok!" diye cırlarken boğazıma bir ağrı saplandı. Yutkunup "Dün gözümün önünden ayrılmayacağını söyledin, sabah bir uyanıyorum yoksun..." dedim.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin