8.BÖLÜM

14K 904 213
                                    

Multimedia - LİDYA

Playlist - Emeli Sande/ Hurt

...

Bu hayatta ben olarak yaşamak çok zor. Belli kurallarım var ve asla çiğnenmemeliler. En önemlisi bu üç madde.

Çağan ile mümkün olduğunca az konuş. Yüzüne bakma, gözlerine asla bakma, asla...

Onun varlığını tespit ettiğin yerlerden uzaklara kaç. Tanımazlıktan gel. Sık sık yüzüne kapı çarpmayı ihmal etme.

Seni yakaladıysa ve kaçış imkanın yoksa ağzına gelen en acıtıcı kelimeleri söyle. Fırsat bulursan yakıp kesebilirsin...

Ve dün bu listeye yeni bir madde daha eklendi. Hepsinden önemlisi Çağan'ın seni öpmesi engel ol.

Dün bu kuralları çiğnememin sonucu ev yarı harabeye dönüşmüştü. Mutfaktaki vazo ve kan lekeleri benim, ben evde yokken devrilip parçalanan cam mutfak masasıysa Çağan'ın suçuydu. Yarın evi temizletip annemler gelene kadar eski haline döndürebileceğimi düşünmüştüm. Ama sabah hayatımın paniği yaşadım. Evde yankılanan zil sesiyle yataktan kalkıp sallana sallana kapıya gittiğimde gözlerim yerlerinden pörtlüyordu. Kapı ekranından bana bakan bir Yavuz ve Bağnu çifti vardı.

Koştura koştura Çağan'ın odasına gidip kapıyı sertçe açıp içeri daldım. Oda cehennem gibiydi. Kırık kapı, yırtık perde, yere saçılmış kitap öbekleri ve yatağında baygınlıkla yatan Çağan. Kitapların üstünden zıplayıp zar zor parmağımla omzunu dürttüm.
Hiç hareket etmeyince kolumla sertçe sarsıp bağırmaya başladım.
"Çabuk kalk! Bizimkiler geliyor ve ev tam bir facia!"

Evin vahim durumunu anons edince hala uyku sersemi gözlerini açıp "Filiz'e söylesene..." diye fısıldadı.
Hala yatması sinirimi bozmuştu bile, "Onu gönderdim, biraz tatil yapsın Lidya." diye Çağan'ın sesinin taklidini yaptım.
Gözlerinden bir parıltı geçti, yanakları gülmek ister gibi kasılıp dudakları seğirdi.

Tepkisi karşısında kafamı yana çevirdim.
"Bana bırak, sen sus ve karışma!" diye evin giriş kapısına geri koşup beklemeye başladım.

Aklıma bir fikri gelmişti ve umarım işe yarardı. Asansör kapısı açılır açılmaz koşup anneme sarıldım.
"Anne! İyi ki geldiniz." diye kafamı omzuna gömüp ağlama numaramı yaptım. "Çok kötü şeyler oldu..."

Annem ben ona sarılınca panikle ne olduğunu sorarken babam yanımızdan geçip eve daldı. Şu an giriş odasının yanındaki mutfağın manzarasıyla karşılaşıp tansiyonunun fırladığını tahmin edebiliyordum.

"Eve ne olmuş böyle? Bu yerdeki kan mı?" diye bağırınca bundan emin oldum. Annem kollarımdan çekilip kocasının yanına gitti. Bende peşinden takip ettim.

Yavuz bana sorgulayıcı bir bakış atınca "Siz asıl Çağan'ın odasını görün." diye üzgünce sızlandım. Adını duyar duymaz annem sayıklamaya başlamıştı bile "Çağan! Çağan nerede o iyi mi?"

Babam ile ayni anda koşup Çağan'ın odasına girdiler. Odanın manzarasıyla donup kaldıklarında yalanımı sıralamaya başladım.

"Çağan'ın kız arkadaşı geldi, çok kötü kavga ettiler. Ben dışarıda Ela ile geziyordum. Eve bir geldim ki kız evi dağıtıyor, bağırıyorlar... Ben yetişip kurtardım Çağan'ı. Kız sonradan gitti ama olan olmuştu artık. Çok korkunçtu baba!"

Çağan hala baygınca yatarken gözlerini kısmış beni izliyordu. Annem onun başucuna oturup feryadı bastı. En sağlam dizilerde olmayacak dramayı bizzat yaşıyordum. Babamda bana "Sen iyi misin kızım? Bak başka bir şey olduysa saklama kızmayacağız." deme inceliğinde bulununca kafamı üzgünce eğip bakışlarımı yere diktim.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin