46.BÖLÜM

5.3K 297 338
                                    


Multimedya - Yeni kapağımızı nasıl buldunuz???

Playlist - Joe Cocker / Unchain My Heart


....

Gözlerimi bir sonraki açışımda turuncu gün ışığı pencereden yansıyordu. Yüzüme baskı yapan kumaştan açıkta kalan tek gözümle kısa bir an etrafı kolaçan ettikten sonra hızlıca kapattım. Koltuğun kaygan kumaşında aşağı doğru kayan belimi, bir kol tutarak sert göğsüne bastırdı.

Beynime giden hava ve mantıklı düşünce kanallarım tıkanmıştı, nefes alamıyordum ve birinin beni boğmaya çalıştığını düşündüm. Hafiften gevşeyen kollar biraz daha dikkatli davranarak belimi koltuğa geri bıraktı, genede bedenimin üst kısmı onun üstüne çıkmış gibi yatıyordu.

Uyandığımı anlamayarak sessizce beni tutmaya devam etti. Ağır kolunu üzerimden çektiğinde yere düşecek gibiydim. Kafam vücudunun sıcaklığına yaslandığından yüzümü tam olarak göremediğini düşündüm. Yarı yarıya bir rüyanın içindeyken uyuma rolü yapmak çok zor olmuyordu. Kapalı gözlerim arasından hayal kurudum. Rüya görüyor gibi yapmaya çalışıyordum ama ben hiç rüya görmez, sadece bir kabusun içinde yaşardım. Aldığım nefesim dahi gerçek olmadığını düşünmeye başlamıştım.

Bacaklarım, bacaklarıma değiyordu ve kollarıyla bedenimi sıcak bir çembere almıştı. Kokusundan Çağan olduğuna emindim ama inanmak güçtü. Ritmik ve kısa nefeslerim arasından uzun bir nefes çekmemek için kendimi zor tutuyordum. Çağan'ın bu melek halini yakalamak çok zor olduğumdan kendimi tutmaya çalışsamda, mırıltıya benzer sesim aralık duran dudaklarımdan kaçtı.

Sert çene kemiğini alnımın üzerinde hissettim. Sesimi o da duymuştu ve beni izliyor gibi bir hisse kapıldım. Gözlerimi açmaya cesaret edemeden dururken, iç çekişi yüzümün yakınlarındaydı. Dudaklarını alnım ve saç köklerim arasına dokundurduğunda, kirpiklerimi sıktım. Sertçe bastırdığı dudaklarının şekli tenime damga gibi kazınıyordu. Geri çekildiğinde bile, sıcaklığı tenimdeki varlığını hala sürdürmüştü.

Şaşkın bir hiii lemeye benzer bir ses çıkararak parmaklarını alnımın üzerine sürttü ve dudaklarının bıraktığı izi yavaşça kuruladı. Parmak uçları alnımı okşarken gözlerimi fal taşı gibi açıp bakmama ramak kalmıştı. Hiç bir iz bırakmadığına emin olduktan sonra elini yüzümden çekti.

Tüm bunlar olurken soğukkanlılıkla ölü rolü yapıyordum. Siyah Lidya, benimle gurur duymuştu. Sanırım sahip olduğum tek iyi özellik soğukkanlı Lidya hücrelerimdi.

Çağan, elinin tersiyle yanağıma düşmekten yorulmayan bir tutam saçımı kulağımın arkasına itip, elini geri çekmeden boynum ve omzum arasındaki çizgiyi okşadı. Ve tüm soğukkanlılığım bir anda uçup gitmişti. Kirpiklerim açılmak için yalvararak kırpıştı. Çağan, bedenimden geçen gerilimi hissederek beni kendinden uzaklaştırdığında kendimi mümkün olduğunca sıkmamaya çalıştım.

Beni koltuğa geri bıraktığımda, bedenime temas etmemeye özen göstererek uzaklaştı. Gözlerim kapalıydı ama kendini toparlayacak silkelendiğini hissediyordum. Gece bir kedi gibi onun yanına yaklaştıktan sonra uyuyakaldığımı hatırlayınca kalbim kötü huylu bir duyguyla tekledi. Beni kendinden uzağa itmişken tek tesellim hala aynı koltuğun iki yanında oturuyor olabilmememizdi. Gene de az önceki halimden fersah fersah uzaktaydım...

Başıma ve mideme yayılan ağrı o gidince, yavaş yavaş kendini belli etmeye başlamıştı. Midemi yakan acıyla inledim ve gözlerim açıldı. Çağan beni endişeyle izleyen bakışlarıyla yarı oturur yarı kalkmış vaziyette bana elini uzatmaya hazırdı. Düşüncelerime üstünlük kuran bir tekme karnımı yakıp geçince öğürerek koltukta yere doğru eğildim. Elim hızlıca ağzımın üzerine kapanırken Çağan, benimle birlikte atılmıştı.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin