18.BÖLÜM

7.5K 456 536
                                    

Multimedia - Küçük Lidya

Playlist - LP/ Lost on you

....

Yokluğumda Çağan ve Aras'ın kavga etmeleri umrumda değildi. Sadece onları acı çekerken izlemeyi kaçırdığım için üzülürdüm. Bunun içinse artık kendimi riske atamayacaktım. Sonra aklıma Çağan'ın erafımda olmadığı zaman neden dövüştüğünü düşündüğüm aklıma geldi. O iyi bir çocuktu ve ilk kez bir canavara dönüştüğünü görüşüm bundan sadece bir kaç ay önceydi. Bu süre boyunca bana hiç göstermediği bu yüzüne alışmıştım.

Görmediğim başka yüzleri de olabilirdi. Beni garson kıyafetleriyle gördüğünde beğenmişti ve o üniformayı giyen tek kız ben değildim. İçimdeki evine bağlı mahalle teyzesi benim kocam yapmaz dediyse de onu sözünü bitiremeden öldürdüm. Çünkü gene evde yalnızdım. Servisten inip arkama baka baka eve girdiğimde bile peşimden koşan bir Çağan göremedim. Bağnu ve takımıda evde değildi.

Derin bir nefes alıp boş boş etrafa bakındım. Bir garsona göre fazlasıyla lüks bir evde yaşıyordum. Bu taş duvarlar maddi olarak dünyadaki çoğu insandan daha değerli olduğu için ona bir isim bile vermiştim. Adını KT rezidansı koymuşken benim evim dememe imkan yoktu.

Topuklarımın çıkardığı ses zeminde yankılanırken ağır ağır odama yürüdüm. Çocukluğumdan kalma eski alışkanlıkla elim koltuğun altındaki sırt çantama gitti. Bu huyum evde her yalnız kalışımda tekrar ederdi. Çünkü evden kaçmak için fırsat kollardım. Filiz Abla odamı temizlerken gördüğünde afet çantam diyorum ama o benim evden kaçış çantam. İçinde kıyafetlerim ve bir miktar nakit para var. Boyum uzadıkça ve moda değiştikçe içindeki elbiseleri dönemsel olarak değiştirdim.

Artık kaçmayı düşündüğümden değil ama yılların alışkanlığından dolayı ondan vazgeçememiştim. Son bir kontrol yapmak için fermuarı açıp kıyafetlerimi çıkardım. Yere dizlerimin üzerine oturup ne var ne yok karıştırırken karanlık düşüncelerin aklımı sardığını hissedebiliyordum.

İnsanlar eşit değildi. Bunu altı yaşımdan beri biliyorum. İlk kez bu evde adaletsizliği gördüm. Kendi kendime yaşadığım dünyada hiç birşeyin eksikliğini çekmezdim ama Çağan'ın sahip olduklarını gördükçe kaybımın acısını her gün tekrar yaşamak zorunda kalmıştım. Çocukken buna dayanacak gücüm yoktu. Bu yüzden evden o kadar çok kaçtım ki firar konusunda Müge Anlı'ya yakalanmayacak kadar deneyim sahibi olmuştum.

Bu deneyimlerim hiçte kolay elde edilmemişti. Çantamı hazırlamadan önce gerçekten felaket bir kaçış denemesi yaşamıştım. O zamanlar duygusal davranıp kafesin kapısının açık olduğu fırsatları kolluyordum. Kısa bir boşluk zinciri kırık deliler gibi sokaklarda koşturmam için yeterliydi. Bende öyle yaptım.

İzmir Fuarının en kalabalık anında Lunapark'ta gezerken her zamanki gibi tüm ilgi Çağan'ın üzerindeydi. Beni tutan bir elin olmayışını fırsat bilip onlardan geri geri uzaklaştım. Yabancı insanlar aramıza girip etten duvar ördüğünde arkamı dönüp son hızla koşmaya başladım.

Ciğerlerim havasızlıktan patlayacak duruma gelince mola veriyordum. Annem ve babam fark etmemişti ama Çağan'a yakalandığımı lunaparktan çıkınca fark ettim. Ne kadar hızlı gidersem gideyim peşimden ayrılmıyordu. İnsan kalabalığının arasında gördüğüm boşluklardan fırlayıp delice koşturdum. Çarptığım insanlardan fırlatan bir dondurma üstüme bulaştığında bile vazgeçmedim.

Dinlemek içim durduğumda Çağan hiç koşmamış ve yorulmamış gibi yanımda dikiliyordu. Bu şekilde yorgunluktan ölene kadar koşturup fuarın çıkış kapısına gelmiştim. Sanki o kapıdan çıkarsam özgür olacak gibiydim. Çağan olmasaydı ve önümde dikilip bana aksi bir suratla bakmasaydı herşey daha kolay olacaktı. Ona baktığımda yüzünü inatla buruşturup önümden çekilmedi.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin