70.BÖLÜM

3.5K 250 163
                                    

Playlist - Keleo / Way Down We Go

Not - Diğer kitabıma da göz atın, profilimden ulaşabilirsiniz.

...

İçinde beş kuruş kalmayan şarjı doldurduktan sonra telefonun açılışını kaygıyla izlemiştim. Beklediğim şey Çağan'dan gelen kelimeler ve cevapsız aramalardı, ve artık ağlayacak birşeyim kalmıştı. Çağan'dan tek bir iz bulamamıştım, sadece Aras vardı. Ve söylediği şeyi böyle öğrenmemeliydim.

Çağan'ın babaannesi ölmüş.

Gerçek miydi? Ölmek eylemiyle yutkundum, yüzü oldukça yaşlıydı. Onu sevmeye başladığımı biliyordum. Son gördüğüm anı anımsadım. Beni koruyacağını söylemişti, kimse bana zarar veremeyecekti. Torunuyla arasında soğuk rüzgarlar eserken bile, aslında bizi kabullenmiş gibiydi. Gece uyurken başımıza geldiğinde, sadece üzerimizdeki örtüyü düzeltmişti. Şimdi öldüğüne inanmak istemiyordum.

Çağan'dan kalan son parayı taksiye verdiğimde, onu evde bulamamaktan korkuyordum. Eve yaklaşırken yağmur, hafif hafif çiselemeye başlamıştı. Islanmamak için bahçe boyunca koşturup, sessiz evin açık kapısından girdim. Neden hemen ona seslenmiştim. "Çağan!"

Umutlu seslenişim evde yankılanırken, alt katın boş olduğunu sezmiştim. Adımlarım benden önce karar verip, Çağan'ın odasına koştu ama boş bulmuştum. Kendi odam dahil tüm evi kontrol ettiğimde umudum giderek azalıyordu. Onun burada olduğunu söyleyen içimdeki sese kuvvetle inanmıştım.

Sokak kapıdan çıktığımda yağmur iyice güçlenmişti. Damlalar toprağı deliyor, etrafa boğucu bir koku yayıyordu. Gözlerimi bahçede döndürdüğümde, arabamın camında bir hareketlilik fark ettim. Saçlarım ve omuzlarındaki ıslaklığı arttıran her adımımda gördüğüm kişiye daha çok yaklaşmak istiyordum. Boş gözleri ön camdan bir çeşit hiçliğe bakıyordu. Hareketsiz bir heykel gibi donmuştu. Kapının yanında durup, camdan ona seslendim. Sesim yağmur gürültünün ardında, hiç söylenmemiş gibi yok oldu.

Beni fark etmesi için cama vurur gibi silmeye başladım. Önüne bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Açma yerini çekmeyi akıl ettiğimde, kapı kolaylıkla açıldı. Nefes nefese "Çağan." dedim. Başını ağır ağır bana döndürdüğünde, gözlerindeki boşluğun yerini benim yansımam aldı.

Ayaklarımın yerden kesilmesiyle, kendimi arabanın içine çekiliyor buldum. Korkan kalbim, yumuşak dokunuşunu sezerek yatıştı. Çağan'ın yüzünü arayıp bulduğumda, kendini benden saklarcasına başımı kavrayıp omzuna yasladı. Donuk ve sert haline rağmen, kalbi son tempo çarpıyordu. Parmakları ıslak saçlarımda dolandı. Sıcak parmak uçları saç köklerimi sızlattı.

Dışarıda kopan gürültü şiddetleniyor, camları ve arabayı dövüyordu. Kapı sertçe kapandığında, tüm şamata bıçak gibi kesildi. Kucağında bedeninden gelen sıcaklık ve nefes sesiyle iyi hissediyordum.. Kapıya kısmamak için kıvırdığım bacaklarımla, daha zayıf ve çaresiz halde ona tutundum. İtiraf edemeyecek bile olsam, onu özlemiştim. Teninden gelen koku, başımı ona yapıştıran bir maddeydi sanki. O da ayni şeyi hisseder gibi, nefesini usul usul saçlarımda gezdirdi.

Bu an öyle gerçek dışı ve hayal ötesiydi ki, tüm acılar dışarıda kalmıştı. Aldığım diğer nefeste, gelip kendilerini hatırlattıklarında "Babaannen?" diye sorabildim. Çağan susmamı ister gibi bana sarıldığında, cevabını anlamıştım. "Üzgünüm."

Başımı kaldırmaya çalıştığımda, eliyle alnımı okşadı. Selma Hanım'ı sevdiğini biliyordum. Ben kendimi hiç toparlayamamışken, onun ayağa kalkmasını engelleyecek yükü daha çok artmıştı. Ama ne olursa olsun, sonunda kendimi onun kucağında buluyordum. Gözleri beni ele geçirmeye başlarken, kendime akşam eve geri döneceğimi hatırlattım. Sadece o zamana kadar yüzüne bakabildiğim kadar çok bakmalıydım. Nefesine doğru yaklaştığımda, aradığım bir parça ışık gözlerinin mavisinde parladı. Ardında gizli saklı kirpiklerini eğmişti. "Benim yüzümden oldu."

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin