49.BÖLÜM

3.2K 139 6
                                    

Multimedya - ELA

Playlist - Lauren Aquillina / King

....

Neden şaşırmıştım bilmiyordum. Tuzağına bile isteye düşmüştüm. Tüm o sakin hali buhar olup uçarken, odada ondan uzak kalabileceğim bir yer aradım. Küçük bir otel odasıydı. Bir yatak, dolap ve masadan başka bir şey yoktu. Banyo kapısına doğru gerilediğimde "Neden gittin?" diyerek bana yaklaştı.

Bana yakın olmak istediğini biliyordum ama içime yayılan korku yüzüme yansıyınca aramızda ufak bir mesela bırakarak pantolonunun cebini karıştırdı. Elini geri çıkardığında buruşmuş ve yıpranmış bir kağıt vardı. Kağıdı açıp düzeltirken okudu. "Bu evde istediğim hiç bir şey kalmadı."

Ona bıraktığım kağıt parmaklarının arasından yer süzülürken, gözlerini büyükçe açıp yutkundu. "Ben yanlış bir şey mi yaptım? Canını mı yaktım?"

Benden utanarak gözlerini kaçırdığında, benimde yere eğilen başıma gözlerim eşlik etti. Sandaletlerimin ucuna bakıp "O şeyle alakalı değil." dedim. Aklına ilk bunun gelmesini anlıyordum ama gitmemin o konuyla alakası yoktu. "Artık rahat bırak beni." diye devam ettim. "İstediğin şey oldu ve bitti."

Hızla üzerime eğilirken irkildim. Nefesi başımın üstünde, sesi kulaklarımın dibindeydi. "İstediğim şey bu muydu sanıyorsun? Bunu istemedim ben. Bir sabah tek başıma bir yatakta, sevdiğim kızın kanıyla uyanmanın nasıl bir his olduğunu bilemezsin. Öldürdün beni! Maffettin."

Beni ayakta tutması için destek alırcasına sırtımı duvara yaslayıp yüzüne bakamadan konuştum. "Evet yaptım. Ne yapacaksın? Her şeyimi aldın bir canım kaldı! Onu da mı alacaksın?"

Bir yandan kendini söylediklerimin doğruluğuna inandırmaya çalışıyordum. Güvenim bir kere kırılmıştı. Bana saldırıp, her an deli gibi bağırabilirdi. Ama diğer yandan bana ne kadar kızsa da, sınırı geçmeden duracağına sonsuz bir güvenle inanıyordum.

"Böyle deme." diye hızlı hızlı soludu. "Sende istedin değil mi? Beni sevdiğini söyledin hem, seni zorlamadım değil mi?"

Değil mi? diye bastırırken benden bir cevap bekliyor. Kendinden emin olmaya çalışıyordu. Görünmez bir güç yüzüne bakmamı engellerken, boğazım birbirine yapıştı. Kuruyan dudaklarımla yutkundum. Utanmak için biraz geç kalsam da, utanıyordum ve Çağan konuyu sürekli tehlikeli sulara çekiyordu. "Ne yanlış yaptım Lidya. Neden beni istemediğini yazıp gittin?"

"Sorun sende değil, ben gitmek istedim." dedim. Sorun sende değil, bendeye getirmiş gibiydim....

Elini yüzüme doğru kaldırdığında gerilmiştim ama beni korkutmamaya çalışarak usulca hareket etti. Çenemin altına dokundurduğu parmaklarıyla, yüzümü yüzüne kaldırdı. "Ama neden? Beni sevdiğini söylemişken neden gidesin ki?"

Söylemiştim, bir kere yenildiğimi hatırlıyordum ama şimdi aklım başımdaydı. Yenilmeyecektim. Geri adım atmadan "Yalan attım." diyerek gözlerine baktım.

Mavi hareleri, gözlerimin içinde dolanıyordu. "Gerçekti." dedi. "Buna inanmıyorum."

"Hiç şaşırmadım. Sen bana ne zaman inandın ki zaten?"

"Hayır, hayır. Öyle demek istemedim." diye panikledi. Elini geri çekerken "Sana inanıyorum. Bu konuyu hallettik sanıyordum." dedi. "Sen ne dersen inanıyorum ve inanacağım. Ama böyle bir şeyi yapmış olamazsın."

Yüzümü tararken, bakışlarımı çekmeden ona inatla karşılık verdim. Hala bir umutla benden istediğini söylememi bekliyordu. "Lidya, bunu kendine yapmış olamazsın. Benim için değer miydi?" dediğinde gözlerimin bulanıklaştığını hissettim ama kirpiklerimi bile oynatamıyordum. "Senin yaptıklarına değerdi. Bana hep yardım ettin. Bende bedelini ödedim işte." dedim.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin