60.BÖLÜM

4.4K 263 179
                                    

Medya - Çağan ve kankaları 2

Playlist - Korn / Narcissisric Cannibal (Cover)


...

Çarşaflara sarılmış çıplak bedenimin titremesiyle uyandığımda, gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Hala fazlasıyla uykum vardı ama bedenimden çok önce uyanan zihnim gecenin anılarıyla beni uyandırmıştı. Gerinerek ağrıyan bedenimi gevşettim. Gözlerimi açacağım anı giderek geciktirmek bana mutlu bir heyecan veriyordu. Çağan her zamanki gibi benden önce uyanmış ve bekliyor olmalıydı. Sevgi ve şefkat beklentisiyle yatakta yana döndüm. Gözlerimi hızlıca açarken, yokluğunu çarşafın soğukluğunda hissetmiştim. Hayal dünyamdan çıkıp, beni kollarına sarıp öperek uyandırmadığı gerçeğiyle yüzleştim. Yaşadığım şeyin tek açıklaması buydu, Çağan yoktu.

Yatakta başımı kaldırıp, sabah güneşinin doldurduğu odaya baktım. Her taraf sessizdi ve duyabildiğim tek şey kendi gürültülü kalp atışlarımın kafamda atan sesiydi. Mantığım, paniğimi yenmeye çalışırken "Çağan?" diye seslendim. Uykudan çatallaşmış sesim, zayıf çıkmıştı. Hızlıca soluyup tekrar bağırdım. "Çağan."

Belki beni duyamayacak kadar uzaktaydı. Yarısı harabeye dönmüş evde ne yapardı anlamıyordum. Üzerimde tuttuğum çarşafımla doğrulup, bacaklarımı yataktan uzattım. Ayakkabılarımı bulamıyordum. Başımı yere eğince kararan gözlerimle ayağa kalkıp çıplak ayaklarımla odanın ortasında dikildim. Kanımda adrenalin dolaşırken bile, kasıklarımın ağrısı belirgindi. Herşey düşünemeyeceğim kadar belirsizleşirken çarşafı peşimden sürükleyerek zorlukla kapıya yürüyüp koridora çıktım. "Çağan neredesin?"

Evin soluklaşam rengi içime soğuk bir korku doldururken yavaş adımlarla yürüdüm. Kendimi hala uyuyor gibi hissediyordum. Merdivenlerin başında ayağıma saplanan acıyla, gerçek biraz olsun netleşti. Çarşafı sırtıma çekip, basamaklara çöktüm.

Kendimi saçma şeyler düşünmemek için zor tutuyordum. Beni bırakmayacağına o kadar inanmıştım ki, ilk anda sudan çıkmış balık gibi kalmıştım. Kalbim büyük bir gürültüyle atıyordu. Siyah Lidya, beni üzmeyi hiç düşünmeden fısıldadı. Çağan intikam mı almıştı? Tıpkı benim onu bıraktığım gibi gitmiş miydi?

Buna inanmak istemiyordum. Umudum bir anda ortaya çıkmasındaydı. En ufak bir çıtırtıda, başımı kaldırıp delice sağı solu taradım. Bana bir ömür gibi gelen sürenin sonunda, kapı önüne konmuş muşamba savrulmuştu. Ayakkabılar içeri girer girmez Çağan'a ait olduğunu anlamıştım. Sanki eliyle koymuş gibi olduğum yöne bakınca şaşkınlıkla elindeki poşetleri yere bıraktı. Bir kaç büyük adımda yanıma geldiğinde boğazıma dolan histerik kahkahayı bıraktım.

Ses paniklemiş hatta korkmuştu. "Ne oldu Lidya!""

Ona kızgındım ama rahatlamıştım da, omzuma dokunup beni oturduğum yerden kaldırırken çarşafın ucuna asılıp iki bacağımın üzerinde durmaya çalıştım. Kolunu beni desteklemek için belime dolamıştı. "Bir sorun mu var?"

Hayal gördüğümden korkarak, yüzümü gözlerini görebileceğim şekilde kaldırdım. "Yoktun, gittin sandım."

Elini o kadar hızlı kaldırmıştı ki, gözlerini kapatmaya fırsat bulamamıştım. Geldiği şiddetten uzak bir yumuşaklıkla başımın üzerinde duran eli saçlarımı hafifçe okşadı. "Nereye gidebilirim ki?"

Dokunuşuna kıyasla, mavi gözlerindeki şimşekler bana öfkeliydi. "Bana hiç mi güvenmiyorsun?"

Kendime kızarak başımı yere indirdim. Hem gözleri bakamayacağım kadar ağır geliyordu, hemde bunu açıklayacak bir şey bulamıyordum. "Düşünemedim." dedim.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin