31.BÖLÜM

5.7K 339 382
                                    

İKİ Hikayesi karakteri Çağan'ın parodi hesabı açılmıştır. Belirli görgü kurallarını aşmamak şartıyla karakter panosuna yazılan her soruyu cevaplandıracaktır. Çağan hakkında daha fazla şey ögrenmek isteyenler buraya CaganKTbir

.....

Geride sadece kanı kalmıştı. Onu kaldırıp götürdükten sonra temiz su bir hortumdan asfalta yayıldı. Akıp giden kanından geriye hiç bir şey kalmamıştı. Delice bağıran sinyal sesi, yoldaki araçları yara yara Çağan'ın canını taşıdı. Ambulansın içindeki bir kaç görevli onun harap olmuş bedenine tutundu.

Ölümün gölgelendiği yüzü artık güzel değildi. Her zaman parlayan gözlerini en sonunda söndürmüştüm. Kapattığı göz kapaklarının arkasındaki derin karanlıkta benden giderek uzaklaştı. Arkasında kalmıştım. Beni tekrar bırakıp gitti ve bu sefer geri dönmeyecekti. Nefesi ensemde değildi, buz gibi hava üzerime çöktü.

Onu peşinden takip ettim. Etrafı saran insanlardan yüzü görünmüyordu. Tekerlekli sedyenin üzerinde koridorlar boyunca ittiler. Peşinden giden doktor ve hemşirelerle birlikte bir odaya alındı ve otomatik kapı üzerime kapandı. Tanımadığım insanlar beni itiyor, anlamadığım şeyler söylüyordu. Gözlüğünün ardından kaşlarını çatan bir doktor, parmağıyla arkamda bir yeri işaret edip bağırdı.

Gitmemi istediklerini anladım ama Çağan'ı bırakamazdım. Doktorun gösterdiği yere gidip köşeye büzüştüm. Duvar saati çeyreği gösteriyordu. Akrep belini tamamen bükene kadar gözlerimi kırpmadan bekledim.

Her şey bitmez bir karmaşa halindeydi. Bağnu'nun geldiğini dramatik çığlığından anladım. Beni tamamen görmezden gelip duvarın karşısındaki kocasına koşturdu. Yavuz, hep oradaydı. En başından beri oğlunu bırakmamıştı. Bağnu'nun gelişiyle yaşanan karışıklıktan sıyrılıp, isyan dolu bakışlarıyla beni hedefledi. "Ne yaptın sen?"

Sözlerinin odağı tam olarak bendim. Kahverengi gözlerinde şimşekler çaktı, öfkesi bir çöldeki kum fırtınası gibi üzerime çöktü. Gözleri hariç, tıpkı Çağan gibiydi. Yüzü, duruşu ve çevresine yaydığı acı aurasıyla onu andırıyordu. Annemi itip, ona benzeyen yürüyüşüyle bana yaklaştı. "Oğluma ne yaptın?"

Bir cevap değil, hesap soruyordu. Yeni uyanmış hali, daha büyük bir gerçeği sorgular gibiydi. "Ger ver!" diye bağırdı. Deniz altındaymış gibi tıkanan kulaklarım haykırışının patlamasıyla açıldı. "Oğlumu ger ver!"

Yakama sardığı elleriyle sendeledim. Elbisemin yakasına asılmıştı. Tıpkı Çağan gibi... Tuttuğunda ileri geri sendeledim. Kurumuş ağzımdan tek kelime çıktı. "Çağan."

Öfkeli gözleri irileşti. Duvara vuran sırtımdaki baskıyla tüm nefesim ciğerlerimi terk etti. Elim ayağım buz kesmiş gibi tepkisizce ona baktım. Gözleri kısa bir an Çağan gibi yumuşadı ama onun en umutsuz olduğu zamanlarda bile asla kaybolmayan inancı vardı. Kısılan sesinin içindeki öfke yerini çaresizliğe bıraktı. "Evet Çağan." diye tekrar etti. "Benim oğlum, onu geri getir."

Sırtımı yasladığım duvar bedenim kadar soğuktu. Beni ittikçe kemiklerimin betona karıştığını hissettim. Transa geçmiş gibi bana odaklandı. "Çağan'ı ver!"

Nasıl vereceğimi bilmiyordum. Ne zaman ihtiyacım olsa Çağan, yanımda olurdu. Bana gelen hep oydu, onu nerede bulacağımı bilemedim.

"Yavuz amca bırak."

Bir çift el, babamı benden uzaklaştırdığında sırtım duvardan ayrıldı. Önüme geçen kişi babam ile aramda duruyordu. Önündeki adam bana ulaşmak için çırpınınca onu benden uzaklaştırdı. "Ne yapıyorsun!"

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin