30.BÖLÜM

5.4K 340 339
                                    

Çağan'ın odama girmesi kesin şekilde yasaklanmıştı. Benden izin almadan bir metre yanıma bile yaklaşamazken, giderek bozulan düzenimle hayatım rayından çıkmıştı.

Beni dinlemeyeceğini bile bile "Çık dışarı!" diye bağırdım. Sesim yarı yolda kırılıp incelirken Çağan tahmin ettiğim gibi benden hiç etkilenmemişti.

Bacaklarım ondan kaçmak için gerildi. Küçük Lidya'lar kendi aralarında çığırıp bana yol gösteriyordu. Pencereden atlamak ve dolaba saklanmak dışında bir şey bulamadılar. Tüm kaçma güdüme direnip cesaret edebildiğin kadar dik durdum. "Çağan son kez söylüyorum, odamdan çık hemen!"

Beni duymuyor ve görmüyor gibiydi. Öfkeyle kararmış bakışlarıyla üzerime yürüdü. "Sen bana istediğimi verene kadar gitmeyeceğim."

Göğsümü yerinden çıkacak gibi yumruklayan kalbimi elimle tutmak istedim ama bir kaç göz kırpmalık süre içinde bacaklarım harekete geçmişti.

Gözlerim odamın beyaz kapısındaydı. Bana cenneti andıran kurtuluşa koştururken Çağan'ın kolumu tuttuğunu hissettim. Yüzüm kapıya çarptığında durabilmiştim. Son çırpınışımla bir elim kapının koluna uzandı. Diğer kolumun sırtıma doğru çekilmesi tokmağa uzanmama engel oldu. Korkuyu saklayamayan sesimle "Ne istiyorsun?" diye sordum.

Kapı ile Çağan arasına sıkışmıştım ve bırak diye bağırmamın yetersiz olduğunu biliyordum. Mantıklı kararım paniğimi bastırdı. Soğukkanlı Lidya hücrelerimle gevşeyen bedenimi mümkün olduğunca sakin tuttum. Sadece kalbim deli gibi atıyordu.

Çağan'ın nefesi omzumun üzerinden kulağımın arkasına yaklaştığında, kalbimin yumrukları sıklaştı. "Bir yere gitmeyeceğini söyle, benimle kal. Söylersen çıkarım."

Ondan silkelenmeye çalıştığımda arkaya kıvrılan bileğime bir sızı girdi. Ağlamakla gülmek arasındaydım. "Söylemezsem ne olur?" diye meydan okudum.

Bedeninin sıcaklığı sırtım boyunca yayıldı. Başını omzuma yaslamıştı. "Söylersin Lidya." Sıcak nefesi boynuma doğru süzüldü. "Söyle."

Donup kalmış kolum, son irade kırıntılarımla tekrar tokmağa uzanmayı denedi. Parmaklarımın ucunu bir kaç santim farkla yalayan demir tokmağa yetişemiyordum. Diğer kolumun çekiştirilmesiyle gövdem ters döndü. Kendimi sırtım kapıya yaslanmış halde buldum.

Çağan'a bakmak için kaldırdığım başım, kapının ardından vurulan bir kaç tıklamayla durdu. "Lidya, girebilir miyim?"

Çağan'ın şaşkın nefesi saçlarımı yalayıp geçti. O da duyduğu ses karşısında benim kadar tedirgin olmuştu. Kapının diğer tarafındaki Bağnu "Lidya!" diye seslenip cevap vermemi bekledi.

Ağzım bir şeyler söylemek için açılırken Çağan'ın tepkisiz suratıyla karşılaştım. Her zaman parlayan gözleri, bu sefer bana hiç iyi şeyler hissettirmeyerek parladı. Yanımdan uzanan kolu kapının kilidini bir kere çevirdi. Kilidin tıkırtısıyla birlikte koridordan gelen seslerde arttı. Bağnu kapıyı bir kere daha çalarak seslendi. "Lidya! kapıyı neden kilitledin?"

Sesinden kızdığı anlaşılıyordu. Çağan buna rağmen, hiç umursamadı. Sessizce kımıldayan dudakları söyle şeklini çizdi. Yüzüme tehlikeli bir havayla yaklaştığında fısıltısını duydum. "Sen söylemezsen, ben söylerim."

Dudaklarımın üzerine saniyeler kala durdu. Sıklaşan nefesleriyle inip kalkan göğsü bedenime değdi. "Her şeyi söylerim."

Sırtımı dikleştirerek gerileyebileceğim son noktaya kadar kaçtım. Arkamda vurulan tahta kulaklarımda bomba gibi titreşti. "Kapıyı aç çabuk!"

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin