32.BÖLÜM

5.2K 347 310
                                    

Dün yb yayimliyamadım... Okuyan fark eden var mi bilmiyorum. Sadece bir kaç kisi oylarıyla varlıklarını belli ediyor. Çok teşekkür ederim:)❤❤ okuyan varsa sizleri de bekliyorum☺☺
...

Multimedia- Aras-Çıray boy- Aras belası:))

Playlist - Anne- Marie / Alarm
......

Bu hayatta ne olmak istediğimi sorsalar kesin bir cevabım yoktu. Eskittiğim on sekiz yıl boyunca bir yanıt bulamamıştım. Ama ne olmayacağımı kesin olarak biliyordum, Bağnu gibi olmak. Onun yaptığı şeyleri asla yapmayacaktım.

Onun gözüne gitmem imkansızdı. Bana attığı tokattan sonra bunu hazmetmiştim. Umursamıyordum, fiziksel acı hiç bir şeydi ama hayatın attığı tokat bir anda çok şey ifade etmeye başlıyordu.

Söylediklerinin doğruluğunu kabul etmek zor olsada, bazı konularda haklı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Mesela hiç arkadaşım yoktu. Bu yüzden artık Ela ve Aras'a daha iyi davranmaya çalışıyordum. Ne kadar iyi olabilirsem o kadar, dayanabildiği yere kadar sınırları zorluyorum.

Ve tekrar çalışmaya başladım. Tepsim, masalarım ve beni çok seven garson arkadaşlarım var. Altı milyar insanın içindeki kalabalığa katıldım. Zaman içinde sorgulamadan ilerlerken günler su gibi akıp gidiyor. Bazen içimdeki cam kırıkları kımıldamaya başlıyor, çok kısa bir an çektiğim acı nefes almamı engelliyor. Gözlerimi kapatıp acının geçmesini bekliyorum. Geçmeyeceğini bile bile zamanın önümden çekilişini izliyorum.

Zaman benim için iki haftadır durdu. Sadece bir kenarda bekleyip nefes almaya devam ediyorum. İçimdeki acıysa günden güne büyüyor. Pişmanlığım, olanlardan kendimi sorumlu tutmam ve yalnızlığım, cam kırıklarımı çıkarılması imkansız küçük parçalara bölüyor. Kendimi suçlamadan duramıyordum. Eğer yola atlamasaydım, Çağan şu an iyi olurdu bunu biliyorum.

Ağustos ayının ortasındayız. Onu bırakıp gidemedim. Üniversite tercihlerimde İzmir'den başka bir yer yok. O ise, bir hastahane odasında iki haftadır uyuyor. Umutlar giderek azalırken, Aras ve Ela benim için daha fazla endişeleniyor. Bu yüzden her saat başı olan ağlama nöbetlerimi günde bire indirdim.

Aras ise genelde çalışırken beni izliyor. Bazı günler masalardan birine oturup hiç bir şey yemedi yada içmedi. Sessizce duran gözlerini üzerimde hissettim. Artık alıştığım bu his beni tekrar çıkışın ilerisindeki köşeye bakmaya itti.

Aras'ın varlığını fark ediyorum.. Bunu diğer kızlarda görüyor. Çalışma arkadaşlarımın beni çok sevdiğini söylemiştim.

Saat on yönünde Çıray boy var.
Gene ona bakıyor.
Bu kız sinir bozucu.
Bir gelip bir gidiyor,
Torpili var...
Kim bilir neler yaptı da aklına girdi.
Marifetliymiş,
Sürtük...

Fısıltılarını önemsemeyip başımı yere eğdim. Benim duymamdan çekinmeden konuşuyorlardı. Aras'ın olduğu tarafa bakmaktan özenle kaçınırken onun gidişiyle diğerlerininde sesi kesilmişti.

Tepsimdeki kirli bardak ve tabakları bölmeye yerleştirirdikten sonra görev yerime döndüm. Köşeden dönerken bacağım bir şeye takıldı. Öne doğru yalpalayıp duvara tutunmayı başardım.

"Bunu nasıl yapıyorsun?"

Karşımda gömleğinin yakasında bahar yazan bir kız vardı. Onu daha önce bana, tüm kötülüklerin anasıymışım gibi bakarken yakalamıştım. Hiç bir şey olmamış gibi toparlanıp safça poz kestim. "Hiç bir şey yapmıyorum."

"Yapıyorsun!" dedi gözlerini devirerek. Bana doğru kendince korkutucu olduğunu düşündüğü adımlar attı. "Nasıl olurda onun arkadaşıymışsın gibi davranırsın? Sende bizim gibi garsonluk yapıyorsun. Ama bize attığın küçümseyici bakışlar, sanki konuşmaya değmezmişiz gibi kafa çevirmeler..."

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin