23.BÖLÜM

6.1K 393 614
                                    

Media - DİLARA
Biz onu GÖTHİK olarak tanıyoruz :))

Playlist - Neon Jungle / Louvre

....

İç sesime kulak verip kendimi düşündüm. Tüm bencil Lidya hücrelerim bunları söylüyordu. Islak haldeyken giydiğim iç çamaşırım ve banyonun içimi titreten soğuk taşları birleşince, tenim tarifi imkansız şekilde donmuştu. "Senin yüzünden sürekli yerlerde sürünüyorum." diye kımıldandım. "Bu gidişle çocuğum olmayacak."

Biyoloji bilgim bu kadarla sınırlıydı. Çağan yerde düz bir şekilde uzattığı bacaklarını gösterdi. "Kucağıma oturmak ister misin?"

Soluğum midemin ortalarında bir yerde durdu. Beyaz Lidya bir kalas gibi yere düşüp bayıldı. O zaman da çocuğun olur diye sayıklıyordu. Nasıl nefes aldığımızı unuttuk. İkimizinde biyolojisi bu noktada bitmişti.

İki büyük eli belimin yanlarında hissedince can havliyle yerde tutunacak bir yer aradım. Ağırlık yapmak için ıkınıp yerde büzüşmeye çalışıyordum. Havaya doğru çekilirken elim yerdenkaydı. "Olmaz." diye cırladım. "Ben çocuk istemiyorum!"

Dizlerim ve ellerimin zeminle temasının kesilmesinden sonra ayaklarım yerle buluştu. Gerçekliğe hızlı bir dönüş yaptım. Çağan benimle birlikte karşımda dikilmişti. Pörtlemiş olduğunu tahmin ettiğim gözlerime bakıp kapalı dudaklarıyla küçük bir gülümseme bıraktı. "Şaka yapmıştım, gerçek mi sandın?"

Belki şaka yaptığı doğruydu ama yüzünden hayal gibi hızla geçip solan gölge gerçeklik payı olduğunu söylüyordu. Ellerini belimden çekerken "Gelecekteki küçük Lidya'lar için seni sıcak bir yere oturtmalıyım." dedi.

Öyle bir söyleyişi vardı ki haklıydı. Biri beni sıcak bir kümese oturtmalı ve ben orada bol bol yumurtlamalıydım. İçimde büyüyen inadın beni tekrar soğuk taşlara boylu boyunca yatırmasına engel oldum. Gerçekten bu banyodan çıkmak istiyordum ama önümüzde hapishane duvarı gibi duran kapı buna engel oluyordu.

Çağan kafasını kapıya döndürüp ona öldürücü bir kaç bakış gönderdi. Tekrar ona saldırmaya çalışmamasını umuyordum. "Kabul et artık." dedim. "Kapı açılmıyor."

Dizlerini bükmüş, gardını almış, düşmanca bakışlarını kapıya dikmişti. Aklından geçenleri anlayamıyordum. "Kapı içeriye doğru açılıyor. Ne yapacaksın?" diye sordum. Dışarıya doğru ne kadar yüklenirse yüklensin klişleri kırmadığı sürece kapı açılmama devam edecekti.

Bir planı varmış gibi "Lidya, sen biraz uzak dur." diye elini banyonun ucuna doğru savurdu. O tarafa gitmemi istiyordu. Küvetin olduğu yöne yürüyüp durdum. Çağan'ın kapıyla itişmesini iple çekiyordum. "Arkanı dön." dediğinde kollarımı birbirine kavuşturup huysuzlandım.

Yumuşayan gözleriyle yüzümü taradı. Benden imkansızı istediğini biliyordu. "Lidya..."

Kadife gibi sesinin banyoya dağılmasıyla hızlanan kalbimle arkamı döndüm. Adımı söyleyiş şekli çok güzeldi, bundan kesinlikle hoşlanmamıştım. Kalbim sinirlendiğim için böyle çarpıyor olmalıydı.

Kendimi ikna çabalarım sürerken az önce duş aldığım yerde kalan su damlalarını şeritler çizerek akıyordu. Arkamdan büyük bir gürültü geldiğinde kafamı hızla kaçırdığım manzaraya çevirdim. Kapı tokmağı olması gereken yerde yoktu. Metal parçaları yere dökülmüş, çıkardıkları hırıltılı sesle dönmeye devam ediyordu. Kapı, içeriye giren temiz havayla birlikte aralandı. Hayret dolu bir nefes aldım. "Bu nasıl oldu?"

Çağan kolunu kapının ucuna koyup sonuna kadar açtı. "Oldu işte bir şeyler."

Gururla kaparttığı göğsüyle takdir bekliyordu. Kafamı yere eğip dudaklarımı kemirdim. Önemli bir şey kaçıracağımı biliyordum. Ne kadar kabul etmek istemesemde beni kurtarmıştı.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin