47.BÖLÜM

6.7K 304 338
                                    



Benim derdim neydi ki?

Çağan beni biliyordu, dünyadaki herkesten daha iyi tanıyordu. Nefes alışımı dinleyip, sayarken mırıldandığını bile duymuştum. Ama bu sefer gözbebeklerindeki yansımam bir yabancıyı andırıyordu.

"Babam, başıma gelenler yüzünden seni suçluyor, aranız bozulmuş. Annenin her zaman ki halleri de ortada. Aranız düzelsin istiyorsun ve benim devre dışı kalmam lazım değil mi? Planını açıkça söyle bana, ne yapacaksın? Şu zavallı hallerine son vereceksen, sana uyacağım. Ağlayıp beni kandırmaya çalışmana gerek yok."

İnandığım her şey un ufak olup, boşluğa savrulurken, şiddetle esen rüzgar tozun zerresi kalmayana dek hayatımı alıp götürmüştü. Çağan için her şey bu kadar basit miydi? Dilimin ucuna gelen çokça kelime vardı ama hepsi beni bir zavallı gibi gösterirdi. Ezik, zavallı ve acınası halim içimden sürekli dırlıyordu.

Yutkunup sakin olmaya çalıştım. "Ben seni hiç zorlamadım Çağan, beni sevdiğinden yapıyorsun sanıyordum."

Sevmek kelimesi ağzımdan zoraki bir dolulukla çıkmıştı. Sanki kötü ve utanılacak bir şeydi ve artık beni sevdiğinden bile emin değildim.

Söylediği tüm kelimeler zihnimde birbirleriyle yarışıp yeni yeni anlamlara bürünüyordu. "Sevmek mi?" dedi. "Sevgi bunun neresinde? Sen bu evde kalmak istedin, bende sana yardım ettim. Bu ev senin kalen, savaş alanın burası." diyerek kollarını iki yanına açarak duvarları işaret etti. "Bende anahtarıyım. Önüme attığın iki kemikle koşar her şeyi yaparım değil mi?"

Bu evi istemiyordum. İstediğim tek şey, bu duvarlar arasında bir yere sahip olabilmekti. "Önceden öyleydi." diye sesimin titremesine engel olmaya çalışıp yutkundum. "Şimdi bunların hiç birinin önemi yok, sadece bana inan."

"Ya öyle mi?" diye gözlerini üzerimde dolaştırdı. Mavi parıltılar, düşüncelerinin etkisiyle kararmıştı. "Bu kadar temiz bir kalbe sahip olduğunu bilmezdim. Beni parmağının ucunda tutmak için yalan atmazsın tabi. İstediklerini elde etmek için yüzüme gülmesin."

İnkar etmek için ağzımı açacakken dokunuşunu hissetmemle aldığım nefes bile bölündü. Omzumdan tutarak beni duvara geri geri iterken geniş göğsü bedenimi kaplayacak şekilde üzerime örtülmüştü. "Güzel oynadın." diye çenesini kulağıma dayadı. "Sana ne zaman dokunsam, beni hiç reddetmedin. İstediğim zaman öptün seni. İstesem seninle sevişirdim de..."

İçimde bir alev topu harlarken havaya kalkan elim yüzüne değil, göğsünün ortasına yöneldi. Uzun tırnaklarımla avucumun içini deşecek kadar sert sıktığım yumruğumun yanı kalbinin üstünü ezdi. Yarım kalan cümlesinde aldığı nefes ciğerlerinde bir balon gibi patlamıştı. Acı dolu iniltisini duydum ama ellerim durmadı.

Hırs ve nefretle kalkan elim göğsünü yumruklarlen "Sana güvenmiştim ben!" diye bağırdım. Aklımda bir sürü şey geçiyordu ama en yoğunu hayal kırıklığıydı. "İlk sen öptün beni. İlk kez sana yenildim ben! Nasıl oyun dersin, nasıl..."

Boğazım acıyla yırtılırken öksürüp yumruğumu yere indirdim. Çağan bir kasını bile kımıldatmadan hala ona vurabileceğim şekilde duruyordu ama geri çekilerek "Sana satmadım kendimi, bir karşılık için yapmadım." dedim. En doğru kelimeleri kalbim bulurdu ama o hiç var olmamış gibi sessizce susuyordu.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin