52.BÖLÜM

5.9K 320 237
                                    

Playlist - Rag'N'Bone Man / Lay My Body Down


...

Islak saçları, yüzünün iki yanını çevrelemişken, eliyle saçlarını geriye itip gülümsemesini toparlamaya çalıştı. Bir yandan hala bir çocuk olduğu zamanlardaki gibi gülümsüyordu, diğer yandan hiç çocuksu olmayan yapılı vücudunda akan su tanelerinde ellerimi gezdirmek istiyordum. Duştan akıp omuzlarına çarpan su, buhara karışarak çıplak göğsüne akıyordu.

Artık inkar edemeyeceğim kadar dikkatle onu izliyordum. Yutkunarak başımı yukarı kaldırdım. Yüzlerimiz birbirine o kadar yakındı ki, sıcak bir sise bulanmış nefesleriniz birbirine karışıyordu. Gözlerimi kapatıp, ondan kaçmak istesemde orada olduğumu tüm benliğimle biliyordum. Başımı yavaşça hareket ettirdiğimde, dudaklarım dudaklarına çarptı. Şiddetli bir yağmur başımın üzerinden hücum ederken ona yasladığım bedenimle, dudaklarımı ağzının üstünde oynattım. Kulaklarımdaki su deprem gibi uğulduyor, sıcaklığı gözlerimin ardındaki karanlıkta dans ediyordu. Dili alt dudağımı okşarken ne dediğimi bile duymadan heceledim. "Çağan."

Beni o kadar yavaş öpüyordu ki, sabırsızlığım parmak uçlarımdan akıp gitti. Bir kere tadını ve sıcaklığını alan bedenim daha fazlasını istiyordu. Boynuna doladığım kollarımla onu kendime çekerken parmak uçlarımda yükselip bedenimi bedenine bastırdım.

Gözlerimi kapatmadan önce, kollarını başımın iki yanından banyo duvarına yaslandını gördüm ve dudaklarının baştan çıkarıcı baskısıyla gözlerimi kapattım. Parmaklarım ihtiyaçla onu kendime çekiştiriyor, ensesinden yükselip ıslak saçlarının arasında dolaşıyordu. Ellerini duvardan çekip, belime dolamasını bekleyen kalbim gittikçe hızlanıyordu.

Dudaklarımda gezen dili, ağzımın içine girince başımı geriye atıp dilimle tadını karşıladım. Öpüşmemizin yoğunluğuyla titreyen bacaklarım ona dolanmamak için direniyordu. Onu da kendimle beraber çekip geriye adımlarken benimle birlikte duvara doğru geriledi. Fayansların soğukluğunu, sırtımın ağ ağ örülmüş iliklerinde hissettiğimde büyük bir titremeyle sarsıldım. Zevkle karışık iniltim ağzımın içinde yankılandı. Sudan yarı yarıya çıkmış kulaklarıma inilti ve nefes seslerimiz doluyordu.

Bedenini bana bastırıp kendini ileri doğru sürttüğünde iç güdülerimin yaktığı ateş içimde harladı, boğazımdan haz ve acının karışımı bir ses yükseldi. Omzunda kıvrılmış parmaklarım geri çekilmesini engellerken, sırtımda akın akın yanan acıya direnemeyen gözlerim sulanmıştı.

Çağan, dudaklarını yanağıma doğru kaydırıp, tereddütlü bir nefes aldı. Bedenini geri çektiğinde, acı yerini sadece ufak bir karıncalanmaya bırakmıştı. İhtiyaçla aralanan dudaklarım hala onu bekliyordu ama yüzünü benden uzaklaştırıp gözlerime baktı.

Yüzünde özür dilerken takındığı ifadesi vardı. Mavi gözleri üzerinden ıslak kirpiklerini kırpıştırırken bir şeyler söylemenin eşiğine gelen dudaklarını birbirine sıkıca bastırdı. Canımın yandığını anlamıştı ama benim umrumda değildi. Dilimin ucuyla, dudaklarımın üzerine bıraktığı tadı yalayıp gözlerimi ondan çekmedim.

Ellerini duvardan çekip omzumun yanlarından tutarak beni yavaşça arkama çevirdi. Dokunuşu hiç sorgulamadan kabul etmiştim. Parmakları sırtımda o kadar yavaş hareket etti ki, hayalet gibi dokunuşunu çok az hissetmiştim. Sırtımı kast ederek "Bir kaç haftaya izi bile kalmaz." dedim. "Hem fazla acımıyor."

Kulağımın yanında derin bir iç çekip, çenesini başıma yasladı. Sussa bile endişesinin yoğunluğu sessiz bir şekilde etrafa dağılıyordu. "Abartılacak bir şey değil." diye mırıldandım.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin