Girdiğimiz binanın içindeki dar merdivenlerden inerken bana olabildiğince yakın ve tetikte duruyordu. Dar dönemeçten indiğimizde beklediğim şamata ve gürültüyü duyamadım. Belki saat erken diye böyleydi, belki de kapalıydı. Masaların üzerinde ters çevrilmiş sandalyeleri gördüğümde ikinci seçenek daha yakın geldi.

Sadece tek bir masada sandalyeler normal konumlandırılmıştı. Çağan'ın sandalyeye yanlamasına oturmuş ve sırtını duvar köşesine yaslamış halini görünce istemeden ona yaklaştım. Aras geride kalmıştı. Çağan, adım seslerimi duyduğunda yüzünü sakladığı yerden kaldırdı.

"Babaannen kızacak, hadi eve gidelim." dedim.

Arkama doğru bir bakış fırlattıktan sonra yüzünden sırasıyla şaşkınlık, öfke ve kızgınlık geçti. Çenesiyle Aras'a sert bir hareket yaparken sesi öfkelendi. "Artık beraber mi takılıyorsunuz?"

Hesaba katmadığım şey beni durdurdu. Aras'ı görünce kıskançlık yapacağını bilmem gerekirdi. Ona tavır almak ve düzgünce konuşmak arasında kalmışken, içerisinin açık kapısından giren kız seçimimi kolaylaştırdı. Çağan'a karşı "Sen kendine bak!" diye bağırdım.

Gotik ona yaklaşırken, Çağan aralarına uzattığı koluyla yaklaşmasını engelledi. Ama kararımı yıldırım hızıyla vermiştim. Aras'a dönüp "Onunla konuşmak istemiyorum, çıkalım buradan." dedim.

Aras'ta benim kadar gözlerine inanamıyor gözüküyordu. Şaşkın haline adımlarken, arkamdan çeken güçle geriye savruldum. Çağan hızlıca önüme geçip durdu. "Bununla ne yaptığını söylemeden hiç bir yere gidemezsin."

"Ne zaman kafamı çevirsem seni bu kızla görüyorum, bana hesap sormaya hakkın yok!"

Kulağıma gelen küçük öksürük sesi sinirimi hoplatsa da, beni yolumdan döndürmedi. Avuç içlerime bastırdığım tırnaklarımla Çağan'ın üzerine saldırmama sayılı dakikalar kalmıştı. Ama benden önce davranarak omuzumdan yakaladı. Canımın acısından çok hareketin hızlıyla duvara geriledim.

"Sende ne zaman gözlerimi üzerinden çeksem soluğu bu piçin yanında alıyorsun! Beni bu kadar çabuk silmen, bitti diye diretmen bunun yüzünden miydi? Aklında başkası mı vardı! Bahanende hazır ne güzel, sen haklısın!"

Bağıran yüzüne bakmak zoruma gittiğinden başımı yana çevirdim. Ellerimi karnıma sarmamak için kendimi zor tutuyordum. İçimden birşeyler koparken söyleyecek sözlerim boğazıma diziliyordu.

"Pişman olacağın şeyler yapma!" diyen Aras bir şekilde Çağan'ı üzerimden çekerken, duvardan kayan ağırlığım dizlerimi büktü.

Çağan'ın hedefine odaklanmış, başka birşey görmez gözleri üzerimden bir saniye bile ayrılmadı ama kısık ve öfke dolu sesi Aras içindi. "Sen karışma serefsiz!"

"Burada senden başka şerefsiz göremiyorum, beni bile geçtin!"

Çağan'a verdiği cevabın devamını getirmemesi için inledim. "Aras sus..."

"Konuşulacak halde değil bu!"

Çağan hareketlendiğinde, Aras ile aralarına doğru sızdım. Saldıracak gibiydi ama daha çok şaşkındı da. "Neler dönüyor! Gene neyi bilmiyorum? Neler oluyor aranızda!"

Başını bana eğip, yüzüme dikkat kesilirken "Ona bakıp durma..." diye bağırtısını biraz azaltı. "Bana bak."

Aras ve ben arasında turlayan mavi gözlerinde öfkesi, algısına engel oluyordu. Sorgulan gözlerimi yüzümde durdurdu. "Sen ağladın mı?"

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now